Birçoğu Trump gelirse ABD'nin küresel sistem mücadelesinin biteceğini mi zannediyor? Galiba öyle. Oysa Trump'ın "küreselci ABD" yerine "emperyalist ABD" hamlesi ile rövanş arzusuna sahip olduğunu görmek gerekiyor. Küreselci ABD "devletler üstü plana" talipken, emperyalist ABD planı ise her zaman "dünya yönetiminin 1 numarası olmaya" talip. O zaman değişen nedir? Mesele zaten budur: "Hangi Amerika ile yola devam edilecek?"
Trump, "Biden ile çıkmaza giren Amerika ve dünya modelinin iyice ayyuka çıkmasını" bekliyor. Gerçekten tüccar adam ve işi iyi biliyor. Trump gelince "barış olacak mı, 3. dünya savaşı çıkmayacak mı?" soruları ile olaya bakıyor olmamız, durumun halen farkında olmadığımızı gösteriyor.
"Küresel ABD" için Çin düşman değil, "emperyalist ABD" için Çin ciddi rakip. Trump'ın tahayyül ettiği emperyalist ABD için önemli olan, "paylaşım savaşında Amerika'nın yeniden 1 numara olmasıdır." Trump, Amerikan emperyalizminin zaferini tahayyül ediyor, geri kalanların da bunu kabul etmesini ve kendi aralarında etki alanları uğrunda savaşacaklarını hayal ediyor. Yani "büyük patron" edası ile gelecek ve patrona "yakın olma uğruna çabalayanlara bir şeyler verme" lütfunu gösterecek diye bekliyor.
Biden, battıkça batıyor. Küreselci ABD'nin planlarını bağıra bağıra gerçekleştirdi. Rusya-Ukrayna süreci, tam da küreselci ABD'nin Biden üzerinden gerçekleştirdiği, pek istenilen sonucu vermeyen bir oyun olduğunu net bir şekilde görebiliyoruz. Evet, esas mesele ABD seçimlerinden sonra hangi Amerika ile yola devam edileceği.
"Çok kutuplu dünya kaçınılmazdır." Peki, ABD bu olayın neresinde ve hangi ölçüde belirleyici taraf olacak? "Küresel ölçüde yeniden paylaşım" için güçlüler liginde kimler kimlerle masaya oturacak? "Amerikan seçimlerinin sonuçları önem arz edecek!"