Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump ile Beyaz Saray’da önemli bir görüşme gerçekleştirdi. Bu buluşmanın sonuçları Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceği açısından belirleyici olacak. Bu satırlar yazıldığında iki lider henüz gece geç saatlerde yapılması planlanan ortak basın toplantısını düzenlememişti. Bu yüzden görüşmelerin nasıl geçtiğini bilmiyoruz. Açıklamalardaki mesajlar ve perde arkası bilgiler bizlere içerikle ilgili fikir verecek.
Ancak Erdoğan’ın ziyaret için yaptığı kapsamlı hazırlığı biliyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, çantasında terör örgütü ile ilgili önemli bir dosya ile ABD’ye gitti. O dosyanın detaylarını vereceğim ancak önce birkaç noktanın altını çizmek istiyorum.
Bu kritik zirve zor bir konjonktürde gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da vurguladığı gibi hava sisli… Trump ciddi bir baskı altında. Azil soruşturmasına yönelik kamuya açık oturumlar başladı. Suriye’den çekilme kararı alan Trump, iç baskıya boyun eğerek bu kararı revize etti. ABD askerleri petrol bölgelerinde, teröristlerle yeniden aynı kareye girmeye başladı. Teröristler çekilmesi gereken yerlerden çekilmedi. Sivillere ve askerlerimize saldırdı.
Bunun yanı sıra Türk ve Rus askerleri de sınırda devriye faaliyetleri yürütüyor. Terör örgütü PKK/YPG, sivil yandaşlarını askeri araçlara saldırı yapması için zorluyor. Zirve öncesinde artan bu saldırılarla ABD’ye “Suriyeliler Türkiye’yi istemiyor” mesajı verilmek isteniyor. Peki, gerçek böyle mi?
Burada bir parantez açalım. Gallup’un çok çarpıcı bir araştırması var. Geçtiğimiz hafta yayınlanan bu araştırma Türkiye’nin tezlerini destekleyen çok önemli veriler içeriyor. Haseke ve Rakka bölgesinde yapılan araştırmaya göre bölge halkının yüzde 57’si, Arapların ise yüzde 64’ü Türkiye’nin operasyonunu destekliyor. Orada yaşayan her dört Kürt’ten biri de aynı görüşe sahip. Sebep? Kürtlerin önemli bir kısmı PYD ile ideolojik farklılık yaşıyor. Genç Kürt nüfus örgütün baskısından kurtulmak istiyor. Bu arada bölge halkının yüzde 55’i Türkiye’nin, yüzde 14’ü Rusya’nın, yüzde 10’u ABD’nin, yüzde 6’sı İran’ın Suriye’de olumlu etkisi olduğunu düşünüyor.
Parantezi kapatıp devam edelim. ABD’de terör yandaşlığı öyle bir noktaya vardı ki Trump’ı Mazlum Kobani kod adlı terörist Ferhad Abdi Şahin’le telefonda görüştürdüler. Türkiye tepki göstermeseydi teröristi Beyaz Saray’da ağırlayacaklardı. F-35 konusu, S-400, FETÖ meselesi zaten sorunlu başlıklar.
İşte görüşme böyle zor bir konjonktürde gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriyelilerin bölgeye dönüşü için yapılan hazırlıkları basın toplantısında açıklamıştı. F-35 konusunda da ABD’nin Türkiye’nin pozisyonuna yakın bir noktaya geldiğine ilişkin işaretler olduğunu daha önce bu köşede yazmıştım. FETÖ konusunda ise Trump’ın iç baskıya rağmen adım atmayacağı değerlendiriliyor.
Ankara, terörist Şahin konusunu da çok önemsiyor. Türkiye, teröristin iadesini istiyor. Bu kapsamda Erdoğan kalın bir dosyayı beraberinde götürdü. Bu dosyada teröristin Kandil’de bulunduğuna ilişkin fotoğraflar, terör elebaşları ile toplantıları, Türkiye’de gerçekleştirilen saldırılardaki sorumluluğu gibi bilgiler yer alıyor. Trump’ın reddedemeyeceği en önemli kanıt ise 2012 yılı sonrasına ait Karayılan-Şahin görüşmeleri… O dosyada ABD’nin başına 5 milyon dolar ödül koyduğu Murat Karayılan ile terörist Şahin’in son dönemde yaptığı telsiz görüşmelerinin dökümü de var. Şahin’in Karayılan’dan aldığı talimatlar deşifrelerde açıkça yer alıyor. Deliller ortadayken Trump’ın, Türkiye’nin iadesini istediği terörist Şahin konusunda ne yapacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.