17 Mayıs 2017’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD Başkanı Trump ile Beyaz Saray’da görüştü. O görüşme ile ilgili medyaya o gün şaşırtıcı bir haber düştü.
CNN International'ın haberine göre, ABD Başkanı, 20 dakikalık görüşmede tam 3 kez İzmir’de FETÖ suçlamasıyla tutuklanan papaz Andrew Brunson konusunu gündeme getirdi. Donald Trump, papazın serbest bırakılmasını ve acilen ABD'ye iadesini istedi.
Konuyla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan da şunu söylemişti:
"Bizden papaz istiyorlar, sizde de bir papaz var (Fetullah Gülen) verin yargılayalım diyorum."
Protestan cemaatine ait İzmir'deki Diriliş Kilisesi'nin papazı olan Andrew Craig Brunson, 9 Aralık 2016'da FETÖ üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanmıştı.
20 dakikalık görüşmede üç defa iadesi istenen bu papazın, bir din adamı gözükmesinin ötesinde ne özelliği vardı ki?
Gazetemiz Star’ın Pazar günkü manşetindeki haberden konunun iç yüzünü öğrenmiş olduk.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Rahip Brunson hakkında hazırladığı ve İzmir 2’nci Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianame, 1.5 yıl süren soruşturma derinleştikçe ortaya çıkan belge ve ifadeler, örgüt üyeliğinin, Brunson’ın Türkiye’deki faaliyetlerinin çok küçük bir parçası olduğunu gösterdi.
Rahip Brunson soruşturmasından ayrı açılan yeni soruşturmada 65 isim ve kuruluş ‘şüpheli’ olarak yer aldı.
İddianameye göre Gezi kalkışmasından 15 Temmuz hain darbe teşebbüsüne kadar bir kaos timi oluşturulmuş ve CIA ile FETÖ birlikte çalışmıştı. İddianamede gizli tanık ifadeleri ve ele geçen belgelere göre, ABD Özel Kuvvetleri ve CIA mensupları, yurtdışında görev yapacak personeli kısa adı CAMA olan bir kilise organizasyonu altında örgütleniyordu. CAMA kapsamında, Türkiye'ye gönderilen asker ve ajanlar, eski Albay Steward K. P ve Albay Winston B. de olduğu gibi kendilerini kimi zaman muhasebeci kimi zaman itfaiyeci olarak tanıtarak kimliklerini gizliyordu.
İddianamede, 65 kişi arasında yer alan Bekir B’nin, (daha önceki yargı sürecinde bu ismin avukat Bekir Baz olduğu açıklanmıştı) FETÖ Ege Bölgesi imamı olduğu, yine FETÖ’cü Fikret B. ile birlikte Rahip Brunson için kilise satın aldıkları belirtildi.
Çarpıcı tespitlerin bir kısmı şunlar:
Çoğu özel eğitim almış asker ve istihbarat geçmişi olan kişilerden oluşan, özel teknikler ile faaliyet gösteren bir oluşum içerisinde PKK ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütleri ile koordineli bir şekilde faaliyette bulunuldu.
Gezi Parkı olayları Bostancı’da planlandı.
Şüphelilerden eski Siirt ve Diyarbakır Emniyet Müdürü FETÖ’cü Recep G, ABD eski özel kuvvetler albayı Kenneth C.A. ile işbirliği yaptı.
Rahip Brunson’ın 23 Temmuz 2015 günü, 20 Temmuz 2015’te 33 kişinin öldüğü patlamanın yaşandığı Suruç’ta bulunduğu anlaşıldı. Kobani’deki şiddet olaylarının ve Diyarbakır Sur ilçesindeki hendek operasyonlarının olduğu zaman diliminde de yine Sur’da bulundu.
Brunson "Evangelist kilise pastörü maskesi altında, daha çok istihbarat ve psikolojik savaş doktrini ile hareket eden gayri nizami harp elemanı gibi hareket etti.
Tamamıyla bir casusluk faaliyeti olan, Akdeniz bölgesindeki tüm benzin istasyonlarının yerlerini ve bu benzin istasyonlarında çalışan insanların etnik kökeni, geceleyin bu istasyonlarda kaç kişinin görevli kaldığı, bu istasyonların en yakın köye yakınlıkları gibi, olası bir savaş, işgal veya bir kaos ortamında stratejik önem arz eden bu petrol istasyonları hakkında bilgi derleme çalışması yapıldı.
Demek ABD Başkanı, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanından bir papazın iadesini istememiş.
ABD’nin Türkiye’deki düşmanca faaliyetlerinin, CIA’nın kirli çamaşırlarının ortaya dökülmesini engellemeye çalışmış…
Yadırgadık mı? Hayır. Suriye’de PKK/PYD’ye 5 bin tır, 2 bin kargo uçağı silah ve mühimmat veren, 15 Temmuz’da büyükelçiliği ve konsoloslukları FETÖ’cülerle irtibatta olan sözde bir müttefikinden her şey beklenir. Daha önce de belirtmiştim, ABD’liler kendileri itiraf ettiler: Amerika’nın en korktuğu ülke Türkiye...
Merak ettik, eski solcu/sosyalistlerin kümelendiği medyadan ve CHP’den bu konuda neden ses çıkmıyor acaba? Alo… Çekmeyen bir yerde misiniz? Duyulmuyor…