ABD'de başkanların göreve gelme törenleri çok önemli. ABD'li sosyolog Daniel Bell, bu törenlerden yola çıkarak sivil din tezini ortaya atar. Yani başkanın göreve atanması için yapılan törenleri sivil din olarak tanımlar. Trump'ın başkanlık yemin töreni de aynı görkemle, kutsallıkla ve ulusal birlik havasıyla yapıldı.
Törenlerde kilisede ayin yapılıyor, Başkanlık binası önünde halkın katılımı ile yemin gerçekleşiyor. Partiler ve çay saati düzenleniyor. Başkan konuşma yapıyor. Ancak bu konuşma sıradan bir "ulusa seslenişi" aşıyor. Dinsel bir havayla "vaatlerde" bulunuluyor, "kehanetler" ortaya atılıyor. Dinin kurtuluşçu ruhundan esintiler taşıyor. ABD, bir büyük millet olarak görülüyor. Geleceği için müjdeler veriliyor, vaatler ortaya konuyor.
Trump da öyle yaptı. Önce kilisede ayine katıldı, sonra hava muhalefeti nedeniyle Beyaz Saray'ın önünde değil de içeride yemin törenini yaptı. ABD ulusuna sadakatini, vaatlerini ve kehanetlerini kısaca anlattı. ABD için "inanç, özgürlük ve zenginlik" vaadinde bulundu. Halk, soğuğa rağmen yine de sarayın önünde toplandı. Kendisini bu sadakat içinde hissetti. Belli bir millet temeli olmamasına rağmen "Amerikan rüyası" kehanetinde kendisini hissetti. Cumhuriyetçiler ve demokratların sert savaşlarını aşan pozlar verildi. Biden ve Trump eşleriyle beraber " Amerikan ailesi" havasını yansıttılar.
Trump'ın yeni kehaneti de "Amerikan altın çağı". Artık Amerikan rüyası yerine Amerikan altın çağı öne çıkıyor. Tarihte bütün devletlerin ve toplumların altın çağı olmuştur. Şimdi Trump yeniden piyasaya sürdü. Umut vermek, umut pazarlamak istiyor. Popülist demokrasisini sonuna kadar kullanıyor. Siyasal mitlerden yararlanıyor. Mitolojik taleplere cevap veriyor örtülü bir şekilde. ABD'nin siyasal mitolojileri...
Başkanlık yemini ritüeller, cemaatik dayanışma ve kutsallık ruhuyla gerçekleşti. Sosyolog Daniel Bell haklı olarak buna "sivil din" diyor. Çünkü "kilise dini" değil. Kilisenin yönetiminde gerçekleşmiyor. Ritüelleri, cemaatik dayanışması ve kutsal havası da kiliseye ait değil. Kilise formel olanı temsil ettiği için ona "resmi din" diyoruz. Kiliseden bağımsız olan ve dinsel hava taşıyan kutsallıklara ve ritüeller sistematiğine de sivil din. Aslında sivil din kavramını ilk defa Rousseau kullanıyor. 18. Yüzyılda, Fransa'da kilise ile devletin kanlı bıçaklı olduğu zamanlarda kavramı geliştiriyor. Kilise, Katoliklik formuyla bütün dinsel varlığı tekelinde tutuyor. Tek kilise, tek din anlayışı, tek din yorum. Bunun dışına çıkanları engizisyon mahkemesine çekiyor. Hayatları cehenneme çevriliyor.
Protestanlık, Katolik kiliseline başkaldırarak ortaya çıkıyor. Arkasından bir dizi mezhep-tarikat ve din anlayışı doğuyor. Fakat hepsi de kilise kuruyor. Batıda kilisesiz ne mezhep var ne de tarikat. İşte Rousseau, hiçbir kiliseye dahil olmayan vatandaşların dini kimliklerine sivil din adını veriyor. Eşit vatandaşlar, din konusunda da hiçbir kilise bağlılığına girmeden sivil kalabilirler.
Trump ile beraber başkanlık yemin töreninin en etkili sivil din ritüellerini gördük. Yemin, dua, giyim bunu yansıttı. Hatta Elon Musk selamı bile bu törenden rol çalmaya çalışan bir teşebbüs. Musk, bu törenin taşıdığı anlamı biliyor. Bundan dolayı ondan yararlanmayı bildi. Kendi hikayesine yeni bir selam üreterek pay almaya çalıştı. Sanki sivil dinin yeni aizi olma peşinde. Elbette seküler aziz bu. Ama yine de dünyaya yön veren, etkili olan ve bilinçleri kendine bağımlı hale getiren bir liderlik peşinde.