"İsrail'e asla askeri yardımları kesmem, demeyeceğim."
Times Dergisi, 30 Nisan 2024 tarihli haberinde Amerika'nın 45. Başkanı Donald Trump ile önce 12 Nisan tarihinde Palm Beach Mar-a-Lego Klübü'nde sonra da telefonla 27 Nisan tarihinde yapılan görüşmeyi yayınladı. Ne ilginçtir ki yine Trump'ın 'Yeni Çiçek Çocuklar'ın protestoları hakkında bir açıklama yapmadı dedikten hemen sonra bu mülakat yayınlandı. Ve yine 'doğru bilinenler'i ters yüz edercesine gümbür gümbür açıklamalar geldi Trump cephesinden.
Yaklaşan Amerikan başkanlık seçimlerinde bu kesimin görüşlerin temsiliyet meselesinde, 'Yeni Çiçek Çocuklar'ın bu seçimde kimin tarafından temsil edileceklerinin önemli olduğunu belirtmiştik. Anlaşılan o ki Trump da, açıklamalarıyla bir tür 'göz kırpıyor'.
'Benim İsrail için yaptıklarımı yapan başka bir Amerikan başkanı yok' diyerek sonrasında söylediği 'ağır' ifadeleri bir tür gerekçelendirmeye çalışan Donald Trump söyleşisinden nasibini tabiri caizse tüm İsrail almış. Netanyahu ile zor zamanlar geçirdiğini söyledikten sonra 7 Ekim sorumlusu olarak ilan etmesi mi dersiniz, İsrail ordusunun her gece muhtemelen içerde insanların uyuduğu yıkılan veya bombalanan evlerin görüntülerini servis etme gibi kötü 'halkla ilişkiler'i mi dersiniz yok yok eleştiri dozunda.
Söyleşide Trump, Kasım Süleymani suikast konusunda 'Bibi'nin nasıl son dakikada Amerika'yı sattığını' söyledikten sonra bunu kendisine bir şeyi gösterdiğini belirterek '7 Ekim'de ne olduysa, olmamalıydı' diyerek 'olayın onun gözetiminde olduğunu', 'durdurmak için her tür ekipmana sahip olduğunu binlerce insanın bildiğini' ve 'bu yüzden de çok kuvvetli şekilde bununla suçlandığını' arkası arkasına sıralıyor.
Demokrat ve Yeşiller bu iki isimle tarafını belli ederken dolaylı şekilde de olsa Cumhuriyetçi kanadın 'Yeni Çiçek Çocuklar' hareketine bakışını protestolara müdahalelerden okuyabiliyoruz. Cumhuriyetçi valilerin yönetimindeki eyaletlerdeki müdahaleler çok sert olması, bu konunun yaklaşan Amerikan başkanlık seçimlerinde 'safları sıklaştırmak' için siyasallaştırılacağını gösteriyor.
'İki devletli çözüm' konusunda 'İsrail'in ilerleme kaydedince her şeyi istediğini ve iki devletli çözümü istemediğini' işaret ederek bir noktaya daha dikkat çekiyor, 'günümüzde çok daha az sayıda insan iki devletli çözüm fikrini beğeniyor' ki bir sonraki yazımızda ele alacağımız bu söyleşi sonrası Amerika'da gündeme gelen 'Antisemitizm Farkındalık Yasası'nın zamanlamasını akıllara getiriyor.