ABD Başkanı Trump'ın Türkiye'yi tehdit eden “mahvederiz”li tweeti toplumsal manada büyük tepki aldı. 20 millik bir güvenlik koridoru kuracağını söylüyordu ABD Başkanı. Oysa Obama döneminde Türkiye bu koridoru, insani yardım maksatlı ve savaştan kaçarak sınırlara yığılan Suriyelilerin güvenliği için istediğinde ABD ayağa kalkmıştı...
İki yıl aradan sonra işte “koridor” yeniden gündemdeydi ama bu sefer ABD istiyordu. Kürtlerin güvenliğinden söz etse de Trump, PYD-YPG terör örgütleriyle, Kürtleri karıştırıyordu aslında. Halbuki Kürtler bu milletin ana unsurlarıdır, mücadele ettiğimiz ise terör örgütleridir. Ne kadar kaba saba, ne kadar hoyratça bir karıştırmaydı bu.
ABD'nin doğuya ve özellikle Ortadoğu'ya bakışını yansıtıyor bu ifadeler aslında. Sanki pervasız bir filin kristal dükkanında önüne geleni ezip dağıtması gibi... Küçümseyici, genelleştirici ve önemsizleştirici bakışını yansıtıyor bu baştan savma saldırganlık. “Kürtler mi, Araplar mı, Türkmenler mi, işte her ne ise ne oradaki bir takım adamlar...” cinsinden bir hor görü ve cehalet...
***
Trump'ın geçen gün attığı “mahvederiz”li tweetten, orta yaşlı bir gazeteci olarak epey tedirgin oldum. Zihnim 80'lere gitti, Sabra Şatila Katliamına. İntifadalara. İsrail'in pervasız kötülüklerine. Trump'ın Türkiye aleyhine deklare ettiği, 20 millik koridor açma tehdidi, zihnimde “2. İsrail kuruluyor” şimşeğini çaktırmıştı. Çünkü 1948'de de İsrail böyle oldubittilerle kuruluvermişti Ortadoğu'da. Terör çetelerinin saldırganlıkları ve dünya çapında İsrail'e taşınan Yahudi nüfusla, adeta fabrika kurar gibi inşa edilmişti İsrail...
Tedirgin olmakta haksız mıydım. 1948'dekinin çok benzeri bir “temizlik”, “arındırma” ve “nüfus taşıması” yapılmıyordu zaten hemen Suriye'nin kuzeyinde... Bir de bunlara ABD güvenlik duvarı çekildiğinde 2. İsrail hemen ayak ucumuzdaydı işte...
Asabım bozuk geçirdim bir günü.
***
Kısa sürdü. Cumhurbaşkanımız, Başkan Trump ile görüşmüş. Telefonda Türkiye'den memnuniyetini dile getirmiş, tamam güvenlik koridorunu siz oluşturun demiş... Tam bir çark ediş, tam bir şok. Kendimi gözden geçirdim. Bayram mı etmeliydim şimdi. Aklım karıştı. Bir makine olmadığım için kolay adapte olamıyorum bu ani zikzaklara. Zikzak da neymiş, buzun üzerinde spin atan arabalara döndük bu mikser diplomasisi karşısında.
Trump öncülüğüyle sanal medyada yapılandırılan bu yıkıcı dil, insana saygısızca sarf ediliyor ve her şeyden evvel gerçeği imha ediyor. Gerçeğin altını oyuyor. “Bir gün ileri bir gün geri” tarzıyla sürekli birbirini tekzip eden görüşler, giderek bir karartmaya, perdelemeye dönüşüyor.
Trump tipi politik dil, Ortadoğu'da gerçeği imha ediyor...