Donald Trump, ABD Başkanıseçildiğinde en fazla merak edilen şey, neden böyle bir ismin tercih edildiği idi. ÇünküTrump, bir başkan olarak ciddi bulunmuyordu. Tamam, büyük bir işadamı, renkli bir kişilik, Cumhuriyetçilere sempatik gelen bir isimdi. Ama Demokratların adayıHillary Clinton gibi siyaset ve devlet tecrübesi yoktu. ABD’nin süper gücü, askeri ve ekonomik etkisi düşünüldüğünde Trump ismi hafif gibi duruyordu.
Trump bir Cumhuriyetçi. ABD’nin askeri müdahalelere zemin hazırlama ve gerektiğinde de doğrudan müdahale etmesinin, Cumhuriyetçi Başkanların dönemine denk gelmesi dikkat çekici.
Cumhuriyetçiler ABD’nin imajınıtahrip ederken, iyileştirme ve yeniden sempati kazanma rolünün Demokratlara verilmesi de başka dikkat çekici “derin devlet”politikası…
Trump’ıyadırgayanların Hollywood aktörüDonald Reagan ismini hatırlamalarıgerekir. Ronald Reagan, 33. Kaliforniya valisi (1967-1975) ve ABD'nin 40. ve 41. Başkanı(1981-1989)
İran-Irak Savaşıtam da Reagan dönemine denk geliyor. 1980-1988 yıllarıarasındaki savaşta yaklaşık bir milyon kişi öldü. Savaş, her iki ülkede de ağır yıkımlara yol açtı. ABD Irak’ıdesteklerken, İran’a da yasal olmayan yollardan silah yardımında bulundu. (İran Kontra Harekâtı) İran’a en fazla silah yardımınıise bu savaşta İsrail yaptı.
Neticede İsrail’in güvenliğini sağlama adına ABD, Ortadoğu’da doğrudan devreye girdi. Daha sonra Saddam tahrik edilerek Kuveyt’i işgale zorlandı.
ABD Başkanıyine bir Cumhuriyetçiydi; George Herbert Walker Bush. (1989-1993) Bush’un; kongre üyeliği, büyükelçilik ve CIA başkanlığıgibi görevleri de olmuştu. Oğlu George Walker Bush da Amerikan Başkanlığıyaptığından, “Baba Bush”olarak da anılmakta. Baba Bush’u İslam âleminde tanıdık bir isim yapan başkanlığısırasında gerçekleştirdiği Amerika’nın Birinci Körfez Savaşıdır. Bu savaşta Irak ordusunun kolu kanadıABD tarafından kırılmıştır.
Daha sonra araya Demokrat Clinton dönemi girdi. (1993-2001) Bush politikalarıterk edildi.
Sonra oğul Bush (George W. Bush) döneminde askeri güçpolitikasına yeniden dönüldü.
Bush yönetimi başından itibaren Clinton dönemi politikalarının Amerika’yızayıf gösterdiğini, hem Irak’ta hem de İran’da başarısız olunduğunu iddia ediyordu. 11 Eylül 2001 saldırılarıbu görüşleri güçlendirdi. Bush yönetimi 11 Eylül’den sonra başlattığı“teröre karşısavaş”çerçevesinde Irak’a savaşaçtı. Ayrıca George W. Bush 29 Ocak 2002’de yaptığı“Ulusa Sesleniş”konuşmasında İran, Irak ve Kuzey Kore’yi terörizme destek vermek ve Kitlesel İmha Silahlarıgeliştirmeye çalışmakla suçlayarak “şer ekseni”ilan etti.
Obama dönemi, (2008-2016) ABD’nin Irak’tan çekilme vaadi ile başladı. Ama Ortadoğu’da akan kan durmadı. Obama beklentileri karşılayamadı.
Şimdi sıra yine Cumhuriyetçilerde ve Başkan Trump'ta...
Kuzey Kore, tam da Saddam’ın tahrik edildiği gibi tahrik ediliyor. Kuzey Kore’nin nükleer silah denemeleri, yeni bir ABD hamlesinin gerekçesi olabilir.
Kuzey Kore geçen hafta hidrojen bombasıdenedi. 6.3 büyüklüğünde depreme neden olan patlamanın, ABD tarafından Hiroşima'ya atılan atom bombasından sekiz kat daha güçlüolduğu belirtiliyor.
Kuzey Kore, ilk kıtalararasıbalistik füzelerini Temmuz ayında fırlatmıştı. Ağustos ayının sonunda fırlatılan balistik füze ise Japonya'nın üstünden geçerek denize düşmüştü.
ABD BaşkanıDonald Trump Kuzey Kore'yi “dünyanın şimdiye kadar görmediği ateşve öfkeyle”tehdit ediyor. “Haydut devlet”ilan ediyor. Ve gerilim, adım adım bir savaşa doğru artıyor.
ABD, askeri gücünüherkese göstermek, Çin ve Rusya’ya kuvvetli bir ihtar çekmek için nükleer çılgınlığa başvurabilir.
Trump, bu çılgınlık için biçilmiş kaftan…