Psikolojik travma; savaş ortamında yaşananlardan, yıkıcı bir depreme maruz kalmaktan, cinsel bir tacize uğramaktan, anne baba arasındaki kavgalara şahit olmaya kadar bir dizi yaşantıyı tanımlar. Psikolojik travma nadir bir durum olmayıp aksine her yaştaki insan teki için sıkça başa gelen bir durumdur. Travmatik bir yaşantıyı çocuklukta yaşayabileceğimiz gibi, erişkin yaşamda veya yaşlılıkta da yaşayabiliriz.
Psikolojik travma psikolojik sağlık açısından önemli. Çünkü travmatik yaşantılar beyin ve bedenimizde değişiklikler yaparak kalıcı etkilerde bulunur. Yani travma beden ve beyin fizyolojisini değiştirir. Örneğin hafızamızın kayıt şekli, bedenin alarm sisteminin ayarı değişir. Beyin ve bedende oluşan fizyolojik değişimlerden dolayı travmatik yaşantılardan yıllar sonrasında bile yaşananın etkileri devam edebilir. Biz yaşananı unutmak istesek bile bedenimiz unutmaz.
***
Travma sanal gerçeklik yaratır: Yıllar önce sokakta saldırıya uğramış bir kadın bu andan itibaren yıllarca devam edecek şekilde saldırı anını tekrar tekrar yaşamaya devam edebilir. Sanki zihin saldırı anını yaşanan ayrıntıları ile, duygusuyla, beden algılarıyla olduğu gibi sanal gerçeklik videosuna çeker ve kişiye bu anı tekrar tekrar yaşatır. Çoğu zaman kişi yıllar önce olmuş bir saldırıyı şu an yaşanıyormuş gibi algılar. Geçmiş ile bugün iç içe girer. Zaman kavramı bozulur. Gerçek fiziki dünya ile zihnin sanal gerçekliği birbirine karışır. Travma yaşantısını hatırlatan herhangi bir tetikleyici ile kişi olaya dönüp, gerçeklikten kopar.
Travma duygu dünyamızın düzenini bozar: Travmatik yaşantıların bir diğer sonucu kişinin duygu dünyasını değiştirmesidir. Kişi bir yandan öfke patlamamaları yaşayan bir kişiye dönerken, bir taraftan da hem kendi duygularını yaşama hem de başkaları ile duygudaşlık açısından duygusal donmuşluk yaşamaya başlar. İçe kapanır, insanlardan uzaklaşır, donuklaşır. Tek başına ve sevdiği kişilerden bile uzak bir yaşamın içine kaçar.
Travma uyku düzenini bozar: Travmatik yaşantıların bir diğer sonucu da uyku düzeninin bozulmasıdır. Travma anında yaşananlar uykuda kabuslar şeklinde yeniden yaşanabilir. Uykuya dalmak zorlaşır. Gece uyanıklıkları ile uykunun düzeni bozulur. Uyku uyanıklılık düzeni bozulur. Travmatik yaşantıların örüntüleri üzerinden tekrarlayıcı rüyalar görülebilir. Artık uyku dinlenme zamanı olmaktan çıkar ve yorgunluğun zamanı ve mekanına döner.
***
Travmanın iyileşip iyileşmemesi toplumla ilgilidir: Özellikle insanlar tarafından oluşturulan travmalar anlam dünyamızı sarsar. İnsanlara, topluma, adalete karşı inancımız bozulur. Dünya güvenilir bir yer olmaktan çıkar. Eğer travmanın yaraları başka insanlar tarafından sarılmazsa kişinin insan ilişkileri kalıcı şekilde bozulur. Kişinin travmadan iyileşmesi bir boyutuyla kendi emeği, bir boyutu ile terapi ve ilaç iken diğer boyutu ise toplumsaldır. Travmaya sebep olan bir zalim varsa adaletin yerini bulması gerekir. Ayrıca acı çekenin derdini dert edinmek toplumsal meseledir. Acı çekene karşı duyarsızlık ve görmezden gelme kişinin iyileşme sürecini bozar. Toplumsal destek ve adaletin yerini bulması ise kişiyi iyileştirici etki gösterir.