Takımlarımızın ikinci yarı transfer çalışmaları sürerken daha önceki yıllarda hiç de alışık olmadığımız şeyler yaşanıyor. Fenerbahçe'de son 6 sezonda gelen giden futbolcunun sayısı artık akıllara durgunluk veren bir sayıya ulaştı. Geçen sezon 80 civarı olan rakamlar bu sezon yapılan transferler ile 100 olmuştur diye düşünüyorum. Fenerbahçe, futbolda da basketbolda da Ali Koç döneminde; 'eski parçayı komple sök, yerine yeni parçayı tak, marşa bas, motoru çalıştır git' takımları dönemini yaşıyor. 2023-2024 sezonunda sıfırdan yeni bir takım kurdu Fenerbahçe. Devre arasında Çağlar Söyüncü, Bonucci, Krunic transfer edildi. Sezon başında Karagümrük'e gönderilen Serdar Dursun'un dönüşü beklenirken, büyük umutlarla Karagümrük'ten alınan Emre Mor tekrar eski kulübüne gitti. Sezon sonunda sözleşmesi sona eren Miha Zajc ile kavga dövüş sözleşme yenilenirken, aynı futbolcu devre arasında gönderilmek istenen futbolcuların en başında geliyor. Zajc ile benzer durumdaki bir diğer futbolcu Crespo İspanya'nın yolunu tuttu bile. İsmail Hoca gelmeden sezonun ilk transferi Ryan Kent de bir diğer satışı beklenen oyuncu. Umut Nayır da sezon başında alınıp devre arasında Pendik'e gönderildi. Alınan ve bir dakika yararlanılmadan kiralanan genç futbolcuları ise hiç saymayacağım. Dünyada eşi benzeri olmayan tam bir yapboz sistemi. Ali Koç'un hayal ettiği Fenerbahçe, bu şekilde devam ederse önümüzdeki 3-5 yılda anca kurulacak gibi.
Galatasaray'daki ilginç tablo ise biraz daha farklı. Sezon başında büyük ümitlerle alınan Angelino Roma'ya gönderildi. Berkan Kutlu geri çağırıldı. Leo Dubois ise Başakşehir'den geri alınmaya çalışılıyor. Rıdvan Yılmaz da bitti bitecek gibi. Sezon başında (çalım) transferleri büyük gürültü çıkaran, Tete, Hakim Ziyech ve Nndombele gönderilemeye çalışılan futbolcular. Serge Aurier transfer edildi, Bakambu ise Real Betis'e satılmak üzere.
Takımın yıldızlarından Sacha Boey ise rekor bedel ile Bayern'e transfer oldu. Bu arada takımın orijinal sağ ve sol bekleri yok. Dursun Özbek ise Sacha Boey transferiyle UEFA ile yapılan mali fair play sözleşmesinin şartlarının yerine getirilmiş olduğunu söylerken, her devre arasında ağzından duymaya alıştığımız yeni transferlere ilişkin tek sözü yok. Galatasaray, futbolcu satmanın, serbest statüde futbolcu almanın peşinde koşuyor. Yani Şampiyonlar Ligi'nden önemli bir gelir elde eden, yeni sponsorluk anlaşmaları imzalayan, Sacha Boey transferinden kasasına 30 milyon Euro girecek Galatasaray'da transfere harcanabilecek tek bir Euro bile yok.
YA DİĞER KULÜPLER?
Beşiktaş ve Trabzonspor'da ise yaprak kıpırdamıyor. Beşiktaş kadro dışı bıraktığı futbolculardan Aboubakar dışındaki tüm futbolculardan bir şekilde kurtulurken, yerlerine henüz tek bir oyuncu bile transfer edemedi. Salih Uçan ve Cenk Tosun'a yeni kontrat öneremeyen Beşiktaş, sezonun kalan bölümünde A takımına, alt yapısından çıkan genç yetenekleri ile yetinecek gibi görünüyor. Trabzonspor'da ise takımın yıldızı Abdülkadir Ömür âdeta takımdan kaçarak Hull City ile anlaştı. Yeri gelmişken söylemiş olayım. Hull City'inin sahibi Acun Ilıcalı ile KWC Wasterlo'nun sahibi Oktay Ercan'ın ortak olduğunu bilmeyenler, bu iki kulüp arasındaki futbolcu transferlerine ve kamuoyuna açıklanan yüksek transfer bedellerine şaşırabilirler. Wasterlo'nun Hull City'den transfer ettiği bir dönem Fenerbahçe'de forma giyen ve buradan Hull City'e giden Allahyar Sayyadmanesh'in transferi gibi. Bu durumlara hayretle bakanlara ben derim ki, sakın ola ki bu duyduklarınıza gördüklerinize şaşırmayın.
Bu ne ki?
Hiçbir şey!
Siz hele bunların arkalarındaki Süper Lig başkanlarını bilseniz, o vakit nasıl şaşırırdınız bilemezsiniz.
MALUMUN İLANI
Bu kısa aradan sonra biz asıl konumuza devam edelim. Trabzonspor'da da ihtiyaç olmasına rağmen henüz yeni bir transfer yok. Başkan Ertuğrul Doğan, "Trabzonspor'un tek bir lira geliri yok" diyerek aslında malumu ilan etti. Dört büyük kulübümüzde tablo bu. Fenerbahçe dışında bonservis ödeyerek transfer yapma gücü olan kulüp yok gibi. Fenerbahçe'nin gücü de kurumsal değil. Tamamen Ali Koç'a endekslenmiş bir güç. Devasa bir borç stokunu çevirmeye çalışan kulüplerin kasası aslında bomboş. Kar rekortmeni olarak açıklanan Fenerbahçe'nin son çeyrekte elde ettiği kar, 600 milyon TL seviyesinde. Bu kar rakamı, 9 milyar mertebesine ulaştığı açıklanan kulübün borcunun dönem faizini bile ödemeye yetmiyor. Geri kalan kulüpleri varın siz düşünün. Galatasaray, gayrimenkul projeleri ile mevcut borcunu ödeyip, faiz yükünden kurtulmanın hesaplarını yaparken, Beşiktaş da Galatasaray gibi gayrimenkul peşinde koşuyor. Yani bugünkü başkan ve yönetimlerden sonrası, büyük kulüplerimizin sonu tam anlamıyla karanlık. Gelirleri hızla düşen Türk futbolunda, devletin desteği olmadan bu kulüplerin ayakta kalabilmesi bence mümkün değil. Transfer yaparken Manchester City gibi hareket eden hovarda kulüp başkanlarının, başkanı oldukları kulüplerin devasa borçlarını yapılandırmak için kapısını çalacakları devletin, bu sefer, Ahmet Kaya'nın "bu ne yaman çelişki" şarkısını dinlettirmesinin önünde bugün hiçbir engel yok gibi.
Ne diyelim, hayırlısı...
AMAN DİKKAT!
Kulüplerin borcu harcı derken önemli bir konuya değinmeden olmaz. Fenerbahçe'de cumartesi günü Yüksek Divan Kurulu Toplantısı yapılacak. Sadettin Saran, Ali Koç'un istediği 500 imzayı Yüksek Divan Kuruluna teslim ettiğinden, Divan Kurulu Toplantısında Sadettin Saran başkan adaylığını açıklayacak. Bize gelen bilgilere göre Ali Koç da kendisine aday olduğu için teşekkür ederek, kulübün defterlerini ve mali kayıtlarını inceleyebilmesi için Saran'ın ekibine açacağını, iletişim mecralarını Sadettin Saran'ın kullanabileceğini Divan Üyelerinin önünde Saran'a söyleyecekmiş. Ali Koç konuşmasının devamında, Aziz Yıldırım'ın kendisine 2018 seçim sürecinde bu imkânları tanımadığını, kendisinin ise o dönemde kamuoyuna verdiği sözü bu şekilde tuttuğunu da anlatacakmış. Bunun üzerine konuşacak çok şey var ama bu köşe buna yetmez. Sadettin Saran'ın ne bu Haziran'da ne başka bir Haziran'da seçime gireceğini sanmıyorum. Ali Koç'un da Fenerbahçe Başkanlığı'ndan vazgeçebileceğini düşünmüyorum. İkisi de 'cambaza bak' diyorlar aslında. Kendilerine üç önemli hatırlatma yapayım: Şampiyonluk kaçarsa camia sizi sokağa çıkarmaz, bu birinci hatırlatmam. Haziran'da Sadettin Saran seçime girmez ise, "çocukluk hayalim" dediği (vay arkadaş ne kadar çok çocuğun hayali Fenerbahçe Başkanı olmakmış) Fenerbahçe Başkanlığı artık onun için hayal bile olamaz, bu da ikinci hatırlatmam.
Üçüncü hatırlatmam, aslında bir hatırlatma değil, bir büyük ihtimal!
Başkan Ali Koç'a sormak isterim.
- Ya ikinci hatta üçüncü bir başkan adayı da 500 imza ile kulübün kapısını çalarsa ne olacak?
- Kulüpte oturtacak yer bulabilecek misiniz?
Aman ha!