Ligin ilk devresi bitti bitiyor. Türkiye’nin dört bir yanından okurlar transfer komitesi yerine koydukları herkese sorduğu soruyu mail, twitter veya facebook üzerinden bize de yönlendiriyor.
Yönetimin ne yaptığından ne de yapmadığından haberimiz olmadığı ve doğrusu transfer duyumculuğunu da kendimize yakıştıramadığımız için sorulara cevap ver(e)miyoruz. Ama sağ olsun okurlar ile bu transfer konularında gelgitli ilişkimiz düzeyli bir seviyede devam ediyor. Ülkenin her bir köşesinden taraftar sürekli transfer soracak ben ise sürekli bilmiyorum diye cevap vereceğim.
Sorunu kenar yönetiminde görenler kadar, yönetimin gitmesi ile her şeyin hallolacağını düşünenler de var. Ben ise bir büyük dönüşüm projesi başarılmadan palyatif çözümlerle düze çıkılamayacağını düşünenlerdenim.
Ülke içindekiler neyse de hafta başı Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev hakkında yazılan otobiyografik kitabın tanıtım törenine katıldım. Bu güzel organizasyondan ve sonundaki Azeri müziğinden (muğam) oldukça keyif aldım. Hazar Strateji Enstitüsü’nün organize ettiği kokteyl ve yemekte tanıştığım Dağıstanlı bir Trabzonspor taraftarı kendi güzel aksanlı Türkçesi ile “Transfer yapacak mıyız ağabey” diye sormasın mı?
Türkiye gündemini takip etmekte zorlanır olduk. Bugünlerde Trabzonspor’un gündeminin de Türkiye gündeminden aşağı kalır yanı yok. Ekonomik sıkıntı, transfer sorunu, satılacaklar, alınacaklar, teknik kadrodan rahatsızlık duyan yöneticiler sorunu vs. Bütün bunlar yetmezmiş gibi sezon arası yaklaştıkça forvet ve defansa alınacak futbolcuların isimleri medya üzerinden taraftarların önüne atıldıkça taraftar beklenti içerisine giriyor. En aşağıdan alan Trabzonspor’un Messi ile ilgilendiğini yazacak neredeyse.
Sorun transferler ile çözülecek gibi değil ama umarız Dağıstanlı taraftarın ümitlerini boşa çıkarmayacak transferler ile sezon arası geçilir. Yoksa ikinci yarısı da ilk yarıya benzer bir futbol ile bu sezon bitmez.
Aksi mi? Aksini hiç düşünmek istemiyorum...