Trafik zor ve teknik bir alan, mühendisliği bile var ama yine de sıradan bir vatandaşın, İstanbul trafiğinde araba kullanan, ehliyeti yaklaşık kırk senelik bir vatandaşın da yabana atılmaması gerekebilecek gözlemleri var ve bu gözlemleri tüm çıplaklığıyla dile getirmek kolay değil ama yine de deneyeceğim.
İstanbul trafiği büyük bir sorun ve bu sorunun objektif, dünyanın her ülkesinde, her metropolünde geçerli olabilecek nedenleri var.
Yolların, ana arterlerin hem uzunluk ve genişlik, hem de kalite açısından yeterli olmayabileceği ihtimali var, ihtimal diyorum zira bu konuda uzman değilim.
Araç sayısının, kişi başına araç sayısının yollarımıza göre çok fazla olduğu da iddia edilebilir, yine bir yorum yapmayacağım, tekraren ifade ediyorum, bu konuda uzman değilim ama sağda solda gözüme çarpan mukayeseli istatistikler Türkiye’de ve İstanbul’da kişi başına düşen araba sayısının aslında sanıldığı, iddia edildiği kadar yüksek olmadığını, hatta gelişmiş Avrupa ülkelerinin çok da gerisinde olduğunu söylüyor.
Şehirde, altyapısı tam oluşmayan yerlerde büyük işyerleri açıldığını, büyük nüfus çektiğini, bu nedenden de önlenemeyen tıkanıklıklar oluştu denebilir, herhalde haklıdırlar.
Ama tüm bu haklılıklar, KANIMCA, ancak kısmen geçerlidir.
Bendenizin biraz sezgi, biraz yurt dışında çok araba kullanmışlık tecrübesi ile vardığım başka sonuçlar da var.
İfade edilmesi çok kolay olmayan saptamalarım da bunlar.
Bugün, Bayram tıkanıklığınıın en yoğun yaşandığı, ülkenin Başbakanının dahi bu konuda kendini açıklama yapmak zorunda hissettiği bir ortamda, bendenizin de birilerini kızdırma ihtimalini küçümsemediğim ama ispat edemeyeceğim bir varsayımım mevcut.
İstanbul’un mevcut yollarına, araç sayısına, kişi başına düşen araç oranına hiç dokunmayalım, her şey sabit kalsın, iktisatçılar “ceteris paribus” diyorlar, ama şehirdeki tüm araç kullanıcılarını, bir sihirle, bir marifetle, bir hokkabazlıkla alman ya da isveçli araba sürücüleriyle değiştirelim, göreceksiniz, yollar muhtemelen sekiz şeritli gibi akmasa da, trafik bugünkünden çok daha hızlı ve rahat akacaktır, çıldırtıcı tıkanıklıklar yaşanmayacaktır, biliyorum bunu söylemek kolay değil ama gerçek büyük ölçüde böyle.
Dünyanın hiçbir ülkesinde trafik tıkandığında sürücüler bizde olduğu gibi her on saniyede, “tabiat, pardon türkiyeliler boşluktan korkar” prensibiyle şerit değiştirmemektedirler çünkü almanlar, isveçliler trafik tıkanıklığının en büyük nedenlerinin başında şerit değiştirmek olduğunu bilmektedirler, bu batı ülkelerinin hiçbirinde “Napolyon Avrupa’nın kaderini değiştirdi ama bilmem ne marka arabayla şerit değiştiremedi” gibi reklamlar yoktur.
Adam gibi hiçbir ülkede, trafik tıkanıklığının düzeyi ne olursa olsun, sürücüler kurtarma şeritlerine girmemektedirler, o şeritte bir ambulansın, bir itfaiye aracının gidebileceğini düşünmektedirler, kimse alınmasın, bir sürücünün yapabileceği en aşağılık iş, işine geç kaldığı için, kurtarma şeridini kullanmasıdır.
Herkesin, evet herkesin kurallara tam uyduğu bir şehirde, bir tek siz, kuralları aşarak, mesela kurtarma şeridini kullanarak araba sürerseniz, kazançlı çıkarsınız, herkesten önce işinize gidersiniz, bu kesindir ama herkesin şehirde kuralları ihlal ettiği bir trafikte kimsenin işine, evine, sevdiğine zamanında gidemeyeceği de kesindir, akıllı insanların toplumunda bunu herkes bilir, akılsız insanlar toplumunda ise ısrarla kural atlayarak öne çıkmaya çalışılır ama bu imkansızdır.
Son olarak şunu da belirteyim, hiçbir Avrupa kentinde kurtarma şeridinden mavi ışıkları açarak, kurbağa sesi çıkararak giden normal plakalı resmi araba görmedim, kimse de göremez, çok merak ediyorum, kimdir bu “yüksek karakterli” devletlüler?
Ayrıca resmi plakalı arabaların, ambulans ve itfaiye dışında, “sözde geçiş üstünlüğü” olan tek ülke de, Orta Afrika Cumhuriyeti, vs. dışında, herhalde burasıdır.
Hızlı gidelim diye ambulansların peşine takılınan, öndeki araca sürekli ve hafifçe toslanan, kenara çekmeden bir çizik için bir saat trafiğin iğfal edildiği başka ülke de muhtemelen yoktur.
İstanbul trafiğinin tıkanmasından yollardan, araba çokluğundan ziyade, biz sürücüler sorumluyuz, bunu iyi görelim.