Trafik lambası koalisyonu (Kırmızı-Sarı-Yeşil) deyince şaşırmayın. Almanlar partilerini renklerle tanımlıyorlar. Hristiyan Demokrat Parti'nin Şansölyesi Merkel başarılı bir siyasetçiydi. Almanya'yı üst üste 5 sene dünyanın en fazla cari fazla veren ülkesi yaptı.
Rusya ve Çin'le ticari ilişkilerini geliştiren Almanya, AB genişlemelerinden yararlandı. NATO'nun genişlemeleri ve AB'nin genişlemeleri örtüşüyordu. Baltık havzası, Doğu Avrupa ve hatta Afrika gibi öteki kıtalarda ekonomik varlığını genişletti.
Merkel'in çok emek verdiği Kuzey Akım2 boru hattına Yeşiller Partisi defalarca karşı çıktı ve eylemler yaptı. "Çevreye zarar veriyor, denizi kirletiyor" diyerek başlayan kampanyaların asıl amacı belliydi. ABD-Rusya geriliminde Berlin'i baskılayan bu hamleler siyaseti de şekillendirecekti.
Hatırlarsınız büyüyen Alman ekonomisinden ABD pek rahatsızdı. Trump, koskoca VW otomobil şirketine ve dev bankasına (Deutsche Bank) ağır cezalar kesmişti. Merkel ABD postalı karşısında ne kadar direnebilirdi? Telefonları dinlenen Alman hükümetinin e-postaları bile takip altındaydı. Hastalandı dedikoduları yapıldı Alman medyasında. Ellerinin titrediği görüntüler servis edildi.
Oysa Merkel Covid19 salgınında gayet başarılıydı. ABD ve İngiltere dökülürken Almanya kamucu sağlık politikasıyla vatandaşını da koruyabilmişti.
Suriye savaşı ve göçmen krizi Merkel'i ve partisini yıpratmıştı. Ülkeye 1 Milyon göçmen kabul edilmiş ve yaşlı nüfusun yerine iş gücü açığı kapatılmıştı. Irkçı partiler yükselmeye başlamış ve yabancı karşıtlığı artmıştı. Merkel'in son zamanlarında Kuzey Akım2 boru hattı tamamlanmıştı ancak ABD-İngiltere ile birlikte içerden Yeşiller Partisi bu hattı tehdit ediyordu.
Biden döneminde ise çok daha sessiz hamleler yapılmış ve Berlin'de yeni bir koalisyon desteklenmişti. Kırılgan koalisyonun üç bacağı vardı. Kırmızı amblemli Sosyal Demokrat parti (Olaf Scholz, SDU) Sarı amblemli Hür Demokrat Parti (Christian Lindner- Sarı renkli) Yeşil renkli Yeşiller Partisi (Eş Genel Başkanları Annalena Baerbock ile Robert Habeck) bir araya gelmiş ve Sosyal Demokrat Scholz Şansölye olmuştu. Yardımcısı ise Yeşiller Partisindendi.
Üç partinin tanıttığı 177 sayfalık hükümet programı ilan edildi. Koalisyonun mutabakat metninde Türkiye'yi bildik cümlelerle eleştiriyorlardı. Aralık 2021'de hükümet kuruldu.
O günlerde Ukrayna Savaşı gündemde yoktu. Bu köşede kaleme aldığımız satırlar. ABD-Rusya geriliminin arka planını ortaya koyuyordu. "Patrick Wintour, The Guardion'daki makalesinde Brexit'le AB'ye veda eden ama tarihsel Rusya pozisyonunu koruyan Londra'nın meseleye bakışını özetlerken hattın açılmasına olanak/ümit vermiyor. Berlin-Moskova arasındaki gaz hattına yönelik 1939'daki Molotov-Ribbentrop anlaşmasını çağrıştıracak kadar öfkeli tanımlamalar da satır arasında dikkatimizi çekiyor." (27.12.2021 Star)
17 Şubat 2022'de savaş başladı. Rusya Ukrayna'yı işgal edene kadar Almanya hiçbir diplomatik adım atamadı. Scholz başlangıçta çekingen kalırken, Yeşiller birden şahin oldu. Savaş kabinesini andıran söylemler çıkmaya başladı. Ucuz doğalgaz anlaşmaları olan ülke birden gaz sıkıntısı çekmeye başladı. Doğalgaz pahalandı. Battaniyelerle oturan Almanlar medyada görünür olmuştu.
Sonraki günlerde bir haber gündeme düştü. Kuzey Akım2 hattı patlatılmıştı. 10 Milyar Euro'luk yatırıma denizin dibinde kimler zarar vermişti acaba?
İlerleyen günlerde Scholz, Rusya'yı ikna etmek ve savaşı durduracak adımlar atmak yerine ABD baskısıyla birden mali yardımlar, tanklar, piyade aracı, Patriot hava savunma sistemi, füzeler, insansız hava araçları... vermeye başladı. Milyar dolarlar art arda Ukrayna için verilmeye başlandı. ABD'nin isteğiyle Almanya, savunma harcamalarını bütçesini %2'ye çıkarma sözü verdi. Savaşı uzatmak isteyen ABD-İngiltere akıllı güç uygulayarak Rusya'yı zayıflatmayı planlamışlardı. ABD, Avrupa'da güvenlik istasyonu olarak sahada varlığını hissettirecekti.
Ukrayna Savaşına diplomatik katkı vermekten çekinen Berlin'deki Trafik Lambası Koalisyonu ilerleyen aylarda Yeşiller Partisi tarafından iyice şahinleşmiş ve Rusya'ya ambargoyu genişletmişti.
Erdoğan'ın savaşın taraflarıyla görüşerek barış süreci gayreti bu koalisyonu pek rahatsız etmişti. 29 Temmuz 2022'de Ankara'ya bir misafir gelmişti. Mevlüt Çavuşoğlu ve Yeşiller Partisi Eş Başkanı- Dışişleri Bakanı Baerbock'un basın toplantısı gergin geçti.
Mevkidaşının "Suriye'de Askeri Çatışmalar, AHİM Kararları, Kavala davası" gibi açıklamalarına egemen bir ülkenin dışişleri bakanı olarak hak ettiği cevabı veren Çavuşoğlu, Türkiye'nin milli çıkarlarını savunarak, YPG-PKK terörüne vurgu yapmış, Suriye'de olup bitenleri anlattıktan sonra "Yunanistan'dan geliyorsunuz orada konuşamadığınız insan hakları ihlallerini burada konuşamazsınız" demişti.
Bu hikâye size çok uzak gelmesin. Türkiye'de koalisyon masası kuranlar da 3 rengi bir araya getiriyorlar. Kırmızı parti, yeşil parti ve sarı parti bir araya getirildi. Diğer küçük partiler saf muhafazakarların oylarını almak için görüntü veriyorlar. Onların içinde de Almanya'da hazırlanmış politikacılar var.
Ankara'dan önce Yunanistan'a giden 'Ege adaları Yunan toprağıdır' diyen Alman Bakan Baerbock Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile görüşmesinin ardından üç muhalefet partisiyle ayrı ayrı görüştü.
30 Temmuz 2022 günü Alman Bakan'ın CHP, HDP ve İYİ Parti ziyaretleri ülkemizin gündeminde yeterince tartışılmadı. TV kanallarımız maalesef ekranda patates fiyatını tartışan konuklara bu ziyaretin hikmetini sormadı.
Sözün özü: Batılı Dostlarımız! 14 Mayıs seçimlerinde dış politikamızda tam tersi bir tutum istiyorlar. Rusya'yla teması kesmemizi ve Suriye'den çıkmamızı dayatıyorlar...
Montrö'yü delerek savaş gemilerini serbest bırakırsak IMF musluklarını açacaklar. Libya, Doğu Akdeniz zaten hiç uğramayacağımız yerler olacak.
Seçime Yeşil Sol Parti listesinden girecek HDP'nin Kürtlere, Türklere, Alevilere, Sünnilere kaostan başka vaat ettiği hiçbir şey yok. Esas hedef Boğazlar'dan geçecek savaş gemileri, Akkuyu Nükleer santrali, Baraj inşaatları, Karadeniz Doğalgazı....
Türkiye'ye dayatılan trafik lambası bu millete uyar mı bilmem. Atatürkçüler, Milliyetçiler, Yurtseverler, Kürtler, Dindarlar darmaduman olmuş bugünlerde. Kafalar pek karışık.
Türkiye bu seçime içerden bakınca güvenlik-özgürlük ikileminde giriyor. Küresel siyasette ise bağımsız-teslimiyetçi dış politika perspektifinde ilerliyor.
Herkesin içerden baktığı seçime ben dışardan bakıyorum. Takdir aziz milletin.