Şota güzel kardeşim; iyi futbolcuydun, seni zevkle seyrettik. Daha sonra Van Gaal’ın yanında elinde kağıt kalemle hocalık yaparken gördük. Ama gözüken o ki, bu iş kalem kağıtla olmuyor. Malesef takıma hakim değilsin. Her hafta değişik ilk 11’le sahaya çıkıyorsun. Savunmada kademe yok, kaleyi savunma yok, hücuma katılma yok... Oynayanlar bile birbirini tanımıyor. Orta saha ne pas atıyor, ne savunmaya yardım ediyor. 5 futbolcuya milyolarca euro verildiği halde sağ bek Cavanda’yı sol bek oynatıyorsun.. Bütün bunlar yan yana gelince Trabzonspor’un kazanma şansı doğal olarak olmuyor, malesef sen de bunları görmüyorsun!
Satılan Yatabare ve Waris ile, N’Doye ile futbol farkının ne olduğunu bu alış-verişi yapan başkandan rica ediyorum. Trabzonspor’un kötü oynadığını herkes gördü. Ama vallahi sahaya çıkan bu kadronun iyi oynaması mümkün değildi. Üzülerek söylüyorum, Trabzonspor sıradan bir takım haline getirilmiş. Sıradanlaşınca da milyonlarca euro harcanmış. Acaba Aykut ağabeyi yaşındaki Servet’e bakıp, oynadığı futboldan utanır mı acaba? Beyefendi Süleyman Hurma durup, dururken Onur’la kriz çıkartarak Trabzonspor’a yabancı kaleci aldırıp, dün akşam da aldırdığı yabancı kaleciyi seyretmiş mi acaba? Onur krizinin ne yararı olduğunu söylemek istemem. Ama Süleyman Hurma da söylerse, taraftar öğrenmiş olur.
Benim gördüğüm şu, Trabzonspor’a izah edilemeyecek bir terslik var. Bu tersliğin futbolla alakası yok ve acilen çözüme ulaşılmalı, bu çözümün de yapılacak idmanlarla geleceğini düşünmüyorum. Sorunun da futbolcuların beyninde olduğunu düşünüyorum.
Trabzonspor yenilebilir, her takımın da yenildiği gibi.. Ama yenilirken taraftarını üzecek bir şekilde ezilerek yenilmemeli. Bunlara hakları yok! Bir an önce toparlanmaları gerekir. Düzelmelerini bekliyorum. Ama çok da umutlu değilim...