Gruptan lider olarak çıkma maçına sağlam bir defans görüntüsü ile çıktı Trabzonspor. Kimi neyi protesto ettiklerini anlayamadığımız Trabzonspor taraftarına Olcan ve Soner’in hediye ettiği gollere kadar bir futbol maçını izlediğimizi anlamadığımız bir ilk yarı seyrettik. Böylesine bir maçta bile tribünlerin boş kalması maçı izlediğim arkadaş grubunda bile “Bu şehir bu takımı hak etmiyor. Trabzonspor İstanbul’a taşınsın” sözleriyle protesto edildi.
Uzun zamandan sonra geçen hafta Eskişehir maçında forma giyen Soner’in, yakaladığı bu şansı iyi değerlendirmek zorunda olduğu bir maçtı ve Soner bu şansı iyi kulandı. Olcan’ın uzun zamandan beri gol sonrası ve maç sonrası verdiği tepkiler irdelenmelidir diyeceğim ama okuyucularımın beni Aykut Kocaman sanmasından korkuyorum.
Maçın ikinci yarısında Olcan’ın attığı ikinci gölün enfes pasını veren Kadir Keleş bu takımın değişmez oyuncusu olduğunu gösterirken ligin en iyi yerli stoperinin Mustafa Yumlu olduğu da perçinlendi. Yumlu bu performansı ile Milli Takımlar Teknik Direktörü Terim’e de selam göndermiş oldu. Defansın yerini aldığı bir anda gelişen Apollon atağında, Bamba’nın havalanan bir balona bakar gibi izlediği pozisyon golle sonuçlandı. Maçın son on beş dakikalık süresinde her iki takım da orta sahayı tek topla geçecek kadar oyundan koptu dediğimiz anda Apollon tartışmalı bir penaltı ile farkı bire indirdi. Santranın ardından kazanılan frikik ile Olcan hat-trick yaptı. Trabzonspor, az seyircinin eşlik ettiği bir maç sonunda tarihinde Avrupa’da bir üst tura geçmeyi başardı.
Trabzonspor tarihine adını yazdıran Mustafa Reşit Akçay’ın son günlerdeki mutsuzluğu kimsenin gözüne çarpmamış olabilir ama eldeki kadroya, elde ettiği başarılara rağmen takdir görmeyen Akçay’ın yerlinin de yerlisi projesinin akamete uğrama ihtimali beni tedirgin ediyor.
Eyyam veya ehvam der gibisiniz. Umarım öyledir...