Mücadele ve kazanma isteği var; hem de dostça. Ama futbol vasatı geçmiyor. Maçı dinleyen biri inanılmaz suratli bir maç oynanıyor da, anlatan arkadaş maçın süratine yetişmek için hızlı anlatıyor zanneder.
Rizespor rahatlamak adına, Trabzonspor da kazanıp beşinci sıraya çıkmanın hesaplarını yaparak maça başladı. İlk yarının genelinde baskılı oynamaya çalışan Rizespor’du. Gol atmak için ileri çıkan Rizespor geri dönüşlerinde çok savunma hatası yapınca Trabzonspor net pozisyonlar yakaladı ama bunlardan yararlanamadı.
Trabzonspor’un hangi sistemle ne oynamaya çalıştıgı anlaşılamadı. Olcan en gayretli futbolcuydu.
İkinci yarı dakika 58, yani 13 dakika içersinde Rizespor 5 tane net gol pozisyonuna girdi ve atamadı. Trabzonspor’da stoperler nerede duracaklarını bilemediğinden her top pozisyon oldu.
Aykut ve Caner fizik olarak ufak kalınca Rizespor her hava topunda savunmayı ezdi. Trabzonspor yine taraftarını utandıracak futboluna devam etti.
Rizespor ileri uç olarak sıkıntı çekmez ama savunması iyi değil.
Trabzonspor iyi oynamayabilir, kaybedebilir ama bu seneki gibi utanılacak futbolu her hafta tekrarlamaz. Stoperlerin sakatsa, tecrübesiz Caner’i değil, Zokora’yı geri çekip, aldığın Özer’i oynatamaz mıydın?
Sahada varlığıyla yokluğu belli olmayan Colman’a 78 dakika dayanmanı, takımı 12 dakika golcüsüz oynatmanı da anlayamadım. Malouda, Adrian ve Emre Güral aynı anda oynarsa rakipten topu kim alır?
Hocam açıkça Trabzonspor’u seyrederken hangi taktikle ne oynuyor anlayamıyorum; cahilliğime ver!
Sonuçta Trabzonspor bir deplasmandan daha 2 puan bırakıp döndü. Bu gidişle zirveye yaklaşmak galiba hayal olacak.
Onur’un kurtarışları olmasa bir puanı da göremeyecektik.
Ayrıca, “maçın en çok koşan futbolcuları” diye anlamsız bir istatistik bilgi , bilgisayardan çıkarılıp her maç izleyicinin gözüne sokuluyor.
Böyle bir istatiğin futbol açısından hiçbir karşılığı yoktur.
Sergen’in tv’lerdeki reklamı tam da bununla alay eden futbol gerçeğidir.