Trabzon’da Galatasaray’ın defans üçlüsünü gördüm, ‘Eyvah’ dedim. ‑ki bek Cavanda ve Carole bir de stoperden başka herşey olan Semih. Sayın Tudor’un, Galatasaray’da ısrarla oyuncuların yapmayı sevmediği savunma oyununu öğretme isteğini takdir ediyorum ama bu elindeki futbolcu grubunun hem antrenmanı hem de defansı sevmediğini kendisinin de artık bilmesi lazım. Orta alanda Tolga, Selçuk. Biraz Selçuk bir şeyler yapmaya çalıştı. Ya o Tolga’nın hali nedir Allah aşkına?
Her seferinde geri dönen, öne ne bir pas atabiliyor ne de arkadaşlarını atağa kaldıran rakip arkası paslarını yapabiliyor. Sağda Yasin, solda Linnes iyi niyetle git ileri, gel geri... Üretkenlik yok.
Bruma-Sneijder ikilisi savunma yapmayı kendilerine yediremediklerinden hücumda da sıfır etkiyle katkıda bulundular. Galatasaray’ın defans üçlüsü Semih, Carole, Cavanda her seferinde çizgi halinde yakalandılar. Bir de üstüne üstlük ofsayt taktiği uygulamaları tam bir fi yaskoydu. Galatasaray’a Tudor dahi duran topta eşleşmeyi ve savunmayı yaptıramıyorsa, bu takımın defans kalitesi bu kadar kardeşim. Yine korner yine bomboş adam (Castillo) ve son dokunuş N’Doye! Yazık!
Trabzon yükselen oyun kalitesi ve kazandığı puanları hak etmiş bir futbol sergiledi. Takım halinde defans ve ofans olarak iyi işler yaptılar. ‑kinci yarıya da coşkuyla ve baskıyla başlayan taraf yine Trabzon’du. Hemen başlarda Yusuf Yazıcı skoru 2-0’a getiren golü attı. G.Saray da pes etti. Geriye kalan haftalar ne gösterir bilemem ama bir gerçek var ki, gelecek sezon miadını doldurmuş, paradan başka bir şey düşünmeyen oyuncuların acil elden çıkarılıp savaşçı, Galatasaray ruhunu taşıyanların takıma kazandırılması en öncelikli A planı olmalıdır.