Bu hazırlık çalışmalarının ne anlam taşıdığını ve ne işe yaradığını anladıysam Arap olayım... Sezon bitmiş, futbolcular daha sezondan önce bitmiş; seyredenler dahil herkesin futboldan gına getirdiği bir dönemde, bu neyin hazırlığı... Futbolcular dün geceki maçtan sonra tatile çıkacak; güneş, kum, deniz derken tüm teknik kazanımlarını kaybedecekler. Fiziki yeterlilik, neredeyse sıfırlanacak. Yaptığın maçların sana getirisi ne?
Bizimkiler ligde oynarken bile, burnundan kıl aldırmıyor, koşmuyor, oynamıyor, kimseyi heyecanlandırmıyor; kalkıp zoraki maçta mı oynayacaK? Bunlar, dostlar alışverişte görsün hazırlık maçı!
***
“Geleceğin yıldız hocası” diye gaz verilerek piyasaya sürülen, ama milli takıma geldikten sonara foyası çabuk ortaya çıkan Abdullah hoca; yetersizliği ortaya çıkınca, işi pişkinliğe vurdu. Şimdi aldığı parayı bundan sonra ancak rüyasında göreceği için, onca başarısızılığa rağmen istifa etmemekte direniyor. Bilmiyorum ama bu kadarına da yüzsüzlük denir.
Hiçbir strateji, renk, ruh, ekol ve heyecan yaratmadan kurduğu takımlar; deneme tahtasına döndü. Hala bir kimlik oluşturamadı. Hangi ismi kadroya neden aldığını, hangisini niçin saf dışı bıraktığını kendisi bile bilmiyor. Milli takım çorbaya döndü.
Alın dün geceki maça bakın... Gökhan Zan’dan medet uman bir teknik direktör... Yarının milli takımı onunla mı oluşur?
Takım doğru dürüst kombine atak yapmayı beceremiyor. Uzaktan kişisel vuruşlarla sonuç aradık. İkili mücadelelerde, “Aman sakatlanmayayım” endişesi hakim... Parayı milli takımdan değil, oynadığı kulübünden kazanıyor. Bu yüzden korakor mücadelelerden kaçınıyorlar. Gerçi Slovenya; bizimkiler ne kadar kaçınsa da, sert futboluyla milli takıma bayağı bir gözdağı ve hasar verdi. Ama buna sığınmayalım; milli takım rezalet!