Mısır’daki Tora Cezaevi’ndeki darbe karşıtlarından birisi...
Gazeteci Abdullah Alfakarany Agustos ayından bu yana keyfi olarak, herhangi bir dava açılmadan cezaevinde tutuluyor.
Tora Cezaevi’nde bulunan gazeteci ile röportaj yapma imkanım oldu.
Alfakarany, Rassd News Network adında bir basın organının kurucusu.
(Önce açık adını yazımda vermek istemedim ve kendisine iki kez sordum. Ondan aldığım onayla açık kimliğini yazıyorum.)
İlk olarak cezaevi koşullarını, orada tutulan Al Jazeera muhabirlerini ve tabi bir süre orada kalan gazeteci Metin Turan’ı sordum kendisine.
Rabia Meydanı’ndaki direnişte etkili isimlerden olan Alfakarany, cezaevinde tutulan Al Jazeera Muhabirlerinden Abdullah el Şamil’in açlık grevinde olduğunu söyledi.
“Al Jazeera muhabirleri için dışarıda kampanya yoğunlaştıkça, burada baskının dozunu arttırıyorlar” dedi.
Cezaevi yetkililerinin açlık grevindekilere “ölürsen öl, umurumuzda değilsin,” şeklinde yanıt verdiklerini kaydeden Alfakarany, cezaevinde ağır baskı uygulandığını söyledi.
“Cezalandırmak istediklerini çıplak bir şekilde ıslak hücrelere atıyorlar” diyen Alfakarany, ilk yakalandıkları zaman altı saat boyunca polis dayağına maruz kaldıklarını anlattı.
İçerideki baskının yaşlılara da uygulandığını söyleyen Mısırlı darbe karşıtı gazeteci, 65 yaşındaki bir tutuklunun yakınlarıyla görüşmesinin engellendiğini ifade etti.
2000 kişinin tutulduğu Tora Cezaevi Kompleksi’nde 600 siyasi tutuklu bulunuyor.
15 kişi 5 metre genişliği olan daracık hücrelerde kaldıklarını anlattı. Metin Turan ile karşılaşmamış ama ithalat ihracat yapan Reşat adında bir Türk işadamıyla beraber kalmış cezaevinde.
Yargının da darbe karşıtlarını yargılamadan kararını verdiğini kaydeden Alfakarany, “hakimler polis ne diyorsa o kararı veriyor” dedi. Cezaevinde darbecilerin zulmüne onay vermeyen yargı mensuplarının da tutulduğunu anlattı Abdullah Alfakarany.
Mısır’da General Sisi’nın darbesine karşı çıkan isimlere yönelik ağır zulüm kapalı kapılar ardında yoğun bir şekilde devam ediyor.
İslam’a hakaret
Alfakaraby’ye Guantanamo benzeri uygulamalar olup olmadığını sordum. Yani Kuran’a ya da İslami değerlere hakaret edilip edilmediğini. “Resmi ya da genel olarak böyle bir uygulama yok. Ama bu tür istisnalar anlatıldı” dedi. Detay vermedi.
Rusya’nın omuzlarındaki ‘Ukrayna’ vebali
Ülke tarihinde belki böyle bir gün olmadı. Tam “bitti” denilen anda şiddet yoğunlaştı. Her geçen saat kayıpların bilançosu arttı. Ukrayna, tarihinin en kara günlerini yaşıyor. 100’den fazla kişi sadece birkaç gün içinde çatışmalarda öldü. Bu yazıyı yazdığım saatlerde lider Viktor Yanukoviç geri adım niteliğinde kararlar aldığını açıklamıştı. Bu açıklamaya ihtiyatlı bakmak gerektiği yönündeki çağrılar da bizzat AB’den gelmişti. Sokaklardan da çatışma haberleri gelmeye devam ediyordu. Batı ile doğu arasındaki periferi ve hegamonya kavgası, yine bir ülke sokaklarını darmadağın ediyordu. Rusya’nın kendi çemberindeki ülkeleri AB’ye kaptırmama kavgasının bir başka halkasını izledik hafta boyunca. Olan Ukrayna’da hayatını kaybedenlere oldu. Nasıldı? Filler ve çimenler...