İsrail'in Gazze'den sonra Lübnan'a yaptığı saldırılar, bölge dengelerini sarsıyor. Netanyahu, iktidarda kalmak için İran'la ilişki içindeki her aktöre ve bölgeye saldırmaya hazır. İsrail'in nihai hedefi, İran'ın bölgedeki etkisini kırmak. Ancak işin bu kısmı, İsrail'in kapasitesini aşan bir mahiyette.
İsrail-İran gerginliği arttıkça, ABD'nin bölgedeki varlığından ümit besleyenler var. İran'da rejim değişikliği bekleyenler olduğu gibi, İran'ın parçalanacağına inananların sayısı da arttı. Bölgede dört ülkede yaşayan Kürt halklarının geleceğini pazarlayanlar mevcut. Berlin, Hamburg, Paris, Brüksel gibi şehirlerde yaşayan bazı isimler, uzaktan bölüp parçalamayı ve halkları ABD'ye peşkeş çekmeyi deniyorlar.
Irak'ta KDP ve KYB arasında, Suriye'de Rojava'da devam eden kan davalarını görmezden gelenler, masum kitleleri maceraya sürükleyerek bölgede yaşanacak savaşın tam ortasına atacaklar.
İsrail'in Suriye üzerindeki planları ortaya çıkmışken, Ankara'nın bölgeye ilişkin analizlerini farklı boyutlarıyla incelediğini biliyoruz.
Devlet Bahçeli'nin uzattığı eli kimlerin nasıl değerlendirdiğine baktığımızda, Kürt halkının iradesine ipotek koymak isteyen bir zümreyle karşılaşıyoruz. Tokalaşmayla başlayan tartışmaya dair en kapsamlı analizi A. Kemal Özcan yapıyor.
Ali Kemal Özcan ise "Yüz Yılın İhaneti" başlığı altında bir süredir internet platformlarında konuşuyor. Gündeme düşen tokalaşma sorulduğunda, "Çözümsüzlük Cephesi HDP-DEM çizgisini devletin muhatap almaması" gerektiğini vurguluyor.
Türkiye Kürtlerinin hafızası, Devlet Baba ile şekillenmişti. Oysa Türkiye, Erdoğan'la birlikte Devlet Ana formuna dönüşmüş ve özellikle kültürel haklar konusunda gönül almayı başarmıştı.
Devlet Bahçeli, bölgesel çatışmanın eşiğinde, içeride yaşanabilecek kaos hareketlerine karşı siyaseti yumuşatıyor. Bir yandan Meclis çatısı altında uzlaşıyı merkeze alırken, bir yandan da AK Parti çevrelerinde, az da olsa, MHP'ye karşı tutumu törpülüyor.