Titanic faciasının 100. yıldönümü belgesellerin kanallarının dengesini bozdu. Bir haftadır ara ara konuya giriyorlardı ama Pazar günü tam bir bombardıman yaptılar. History Channel’da, National Geographic’de adamların uğraştıkları şeyleri görünce insanın asabı bozuluyor.
Biri alt gövde civatalarının bir benzerini dayanaklılık testine soktu. Bir diğeri yakınlardaki California adlı geminin mors alfabesiyle yapılan yardım çağrısını anlamamasıyla yıldızların parlaklığı arasındaki ışıltıyı araştırdı. Şaka gibi ama hepsi gerçek. Belgesellerde beni en fazla şaşırtan şey canlandırmalara harcanan para oldu. Kimse Titanic filminden genel sahneleri kullanma kolaycılığına kaçmamış, ciddi bir emek ve para harcayarak canlandırma yapmışlar. Denizin 3,5 kilometre altında bulunan ve sadece çok özel araçlarla görüntülenebilen bir enkazdan bu kadar çok hikaye çıkarmak bir televizyonculuk başarısıdır.
Bir saysana Güntekin
Fenerbahçe-Trabzonspor maçının ardından Rıdvan Hoca ne diyecek diye NTV’ye döndüm. Program başladı ama Güntekin Onay’ın klasikleşen uzun açılış tiradına bir de çok uzun ilk soru eklendi. Kaç dakika geçti bilmiyorum ama bir cümle daha sabrım kalmamıştı ki söz Rıdvan Hoca’ya gelebildi. Güntekin Onay’ın futbol bilgisine bir itirazım yok ama bazen cümleleri çok uzatıyor. Maçı seyretmeyenler için açılışta bilgi vermek iyi de uzun özet illa açılışta olmak zorunda değil.
Skor verilip sonra daha genişleterek konuşmak da mümkün...
Akasya Durağı
Yeniden diriltilen ve modifiye edilen Akasya Durağı hedef kitlesini genişletmiş. Dizi metnine AB Grubu seyirciyi de yakalayacak bölümler eklenmiş.
Pazar günü Star Tv’de dizinin eski bölümlerinden birinin tekrarı Kanal D’de ise yeni halinin tekrarı vardı. İkisi arasındaki fark en az dağlar kadar...