Başlarken not düşeyim; çocuğu olan herkes lütfen bu yazıyı sonuna kadar okusun.
Henüz 2016 yılında geliştirilmiş bir uygulama.
Adı TikTok
Bir video içerik üretme ve paylaşma uygulaması.
Müzikle, dansla ya da dublajla video içerikler oluşturup paylaşıyorsunuz.
Örneğin bir akım başlatıldı, ona bir etiket oluşturuluyor “#yeniakım” şeklinde. Siz de aynısını kendi evinizde çekip yine #yeniakım etiketiyle paylaşıyorsunuz. Böylece dünyanın her yerinden milyonlar izleyebiliyor.
TikTok uygulaması 2016’da geliştiriliyor demiştik, ancak muazzam bir ivmeyle, 2017 yılında 130 Milyon olan indirilme sayısı 2018'de +%407 artarak 660 Milyona ulaşıyor. (Güncel rakam ise şu an itibariyle 800 milyon)
Bu 660 milyon kullanıcının 500 milyonu aktif kullanıcı.
Sadece 150 milyon kullanıcısı Çin Halk Cumhuriyeti’nden geliyor.
20 milyonu Hindistan’dan…
75 farklı dilde içerik üretilmiş şimdiye kadar.
Buraya kadar bir başarılı girişim hikayesi anlattığımı düşünmüş olabilirsiniz.
Ama yakın bir tarihte Hindistan Yüksek Mahkemesi TikTok uygulamasının pornografiyi teşvik ettiğine kanaaat getirdi.
Çocuk kullanıcıların cinsel istismarına çok uygun bir mecra olması, içerik kontrolünün yetersizliği, küfürlü ve pornografik içerik gibi önemli nedenler sebebiyle bu uygulamanın kullanımına yasak getirdi.
Burada bir soru sormam gerekiyor.
Anne-babalar, çocuklarınızın zaten bildiğine emin olduğum bu uygulamadan haberdar mısınız? Eğer haberdarsanız ama bu tehlikelerinin farkında değilseniz ya da haberdar değilseniz bu yazı sizin için yazıldı. Devam ediyoruz…
Bu kadar eleştirilen bir programı tüm anne babaların bir kez bile olsa kullanması gerektiğini düşündüğümü yazsam tuhaf gelecek size, biliyorum.
Zira TikTok tuzağını köşe yazısı ile anlatabilmek mümkün değil.
Ama yine de deneyeceğim.
Öncelikle, her sosyal ağda olur olmaz içerikler var. Ama en azından takip etme, arkadaş olma, ilgi alanlarına göre içerik görme gibi birtakım seçenekler var. Ve en önemlisi “Güvenli Kullanım” seçeneği var ve belli yaşın altındaysanız bazı içeriklere erişemiyorsunuz.
Ama TikTok’u telefonunuza kurar kurmaz, hiçbir üyelik gerekmeden size belli bir sayıda videoyu ardı ardına sıralıyor.
Bu videoların büyük kısmı 14-18 yaş arası ev kıyafetiyle ya da sadece evde giyebilecekleri bir kıyafetle dans etme videoları.
İlk büyük tuzak, TikTok tuzağının ilk büyük tehlikesi de bu; normalleştirmek.
Düşünün ki asıl işi zaten x ülkesinde bir gece kulübünde, dans etmek olan bir kullanıcı bir dans üretiyor ve bu bir akıma dönüşüyor, evdeki genç kız da bunun birebir aynısını yapmaya çalışıyor. Çünkü orada kullanıcılar arasında bir fark yok. “O yaptıysa ben de yapabilirim” duygusu.
İkinci büyük tuzak ise “Ne kadar abartırsan o kadar izlenir” matematiği. Biraz daha ödün verirsen çok daha fazla izleneceksin. Biraz daha, biraz daha derken….
Üçüncü büyük tuzak;
Farklı cinsel eğilimlere sahip bireylerle (LGBT, Transseksüel, Gay vs.) 13-14 yaşında çocukların ilk temas ettiği mecra TikTok. Sokakta, evde, aile ortamında oldukça izole bir hayatın içinde olan çocuk (kız ya da erkek, fark etmez) elindeki telefonda aklınıza bile gelmeyecek şekilde farklı cinsel eğilimlerle karşılaşıyor. Ve hatta, öyle bir eğilime sahip olmasa bile sesini inceleterek, kadınsı tavırlar sergileyerek çok daha fazla geri dönüş alabileceğini görüyor.
Diyorum ya, anne-babalar, bir kez bile olsa çocuğunuzun yüklediği tüm uygulamaları deneyin, görün.
Sürekli kullandığı uygulamaları siz de kurun.
Çocuklarınızı sosyal medyada takip edin, paylaşımlarını mutlaka görün.
Artık çocuklar ve gençler sadece sokakta tehlikede değiller. En güvenli yer olarak gördüğünüz evinizde, odasında ders çalışırken bile akıllı telefonu üzerinden bu aykırı dünyalarla temas ediyor olabilirler.
Bu arada şunu belirteyim, bu uygulamayı tüm gençler kullanıyor. Yukarıda saydığım tehlikelerin hepsini birer oyun gibi görerek, farkına varmadan alışıyorlar. Uygulamanın içerik matematiği sinsi çünkü. Normalleştirerek, alıştırarak, yavaş yavaş içine çekiyor ve çocuğunuz eğlenme amacıyla bu canavarı beslemeye başlıyor.
Karşılık aldıkça, yani beğenildikçe, izlendikçe, takipçisi arttıkça da doğru yolda olduğunu, daha da fazlasını yapması gerektiğini düşünmeye başlıyor.
Bir gazetede yazılabilecek ölçüde, dilim döndüğünce, kalemimin edebi müsaade ettiğince ifade etmeye çalıştım.
Lütfen gözlerimizi açalım, bu tuzaklara düşen çocuklarımızın suçu yok, onları başıboş bırakan, “ben anlamıyorum uygulamadan filan” diyerek o ortamlarda yapayalnız bırakan bizlerin suçudur bu.
Ama artık uyanalım.
Bu yazıyı da lütfen çevrenizdeki, çocuğu ya da genç evladı olan tüm anne-babalara okutun.