Toplumdaki genel kanaat “Biz adam olmayız” üzerinedir. Aziz Nesin bunu kitaplaştırdı bile... Hakemlere yönelik yapılan onca eleştiri, ikaz, yol gösterme ve hatta hakarete varan görüşlere rağmen; hatalar öylesine inatla ve ısrarla sürüyor ki, bu işler adeta önceden projelenmiş hissini veriyor. Bunların da adam olacağı yok!
Fernandao’nun uçan tekmesine kırmızı vermemek, “Benim lisansımı yırtın” demektir. Kerim Frei’ın ceza alanına girişte kendine penaltı yapılmasını projelemesi, onun ne kadar uyanık olduğunu değil; hakemin saflığını gösterir diyeceğim ama, o bile değil... “Abitoğlu, hangi pozisyonda kimin için kime penaltı çalacağının ya da çalmayacağının hesabını iyi yapan adam” demek geliyor içimden.
“Aynı kolay düdüğü, o dakikada Bursa lehine de çalardım” desin alnından öpeyim.
***
Üç büyüklerin üçünün birden uzun galibiyet serileri yakaladığı başka bir sezon hiç olmamıştı. F.Bahçe, Beşiktaş ve G.Saray, rakamları ve rekorları alt-üst ediyor. Paçayı kurtarsınlar diye çalınan düdükler, Guinnes Rekorlar Kitabı’na aday olacak sayıya ulaştı. Penaltılar, “Tehlike anında camı kırın” imdat noktası haline geldi.
TFF’nin kurduğu Catering servisi; eleştirilerden sıyırmak için “Üçünü de kollayın, başımız ağrımasın” kolaycılık projesiyle, onlara ikram üstüne ikram sunma telaşında... Bunlar futbolu yönetmiyor, yönlendiriyor.
***
Nehirler elbette tersine akmaz ama, kanal açılıp ters yöne gitmesi bal gibi sağlanabilir... Federasyon bu yatırımı yapıyor. Her şey o kadar göstere göstere ki; millet de saf değil, projeli futbola karşı tepkiyi statlardan kaçarak gösteriyor. Koca Beşiktaş’ın bir avuç seyirci önünde oynamasının nedeni, günah keçisi ilan edilen Passolig’e atfedilemez. Çamurlu suyla yüz yıkamayın!
3 büyüklerin ikbali ve istikbali üstüne tezgahlanan oyun; doğrudan kendilerini de rahatsız eder oldu. Birilerinin güdümüyle kazanılmış puanlar, o yüzden tribüne seyirci toplamıyor.
Bu komediye artık bir son verin! Kargalar bile gülüyor.