Turkuvaz Medya Grubu’na hepimizin kocaman bir teşekkür borcu var.Ortada kaldığı bir süreçte ciddi bir para ödeyerek Türkiye Kupası’nın yayın hakkını satın aldılar. Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor kupaya çok erken veda ettikleri için ne beklenen reytingi ne de reklamı alabildiler. Buna rağmen “Kupa’ya da Play-Off gelsin” tarzı, parayı veren düdüğü çalar yaklaşımına hiç girmediler.Maçları büyük-küçük ayrımı yapmadan aynı ciddiyetle yayınladılar.Final gecesinde gördük ki kullandıkları kamera sayısı ve kamera açıları son derece başarılı. Türkiye’de Rıdvan Dilmen’den başka iyi maç yorumcusu yok. Buna rağmen ATV yılmadı yeni isimler denemeye devam etti ki, belki en çok eleştiriyi de buradan aldılar. Çok önemli bir ayrıntı daha maç sonlarında sahada olup bitenleri görmek adına bize çok daha uzun zaman tanıdılar.Çarşamba gecesi futbolcuların sergilediği maç sonu dostluğunu başka türlü göremezdik zaten. O yüzden tekrar teşekkürler....
Belgesel kanalları
Belgesel kanallarında çok reyting olmaz ama çok reklam olur.Türkiye’de reklam verenler de belgesel kanallarını es geçmiyor aslında. Mesela National Geographic’te yayınlanan hemen her programın bir sponsoru var. Ancak kafama takılan ciddi bir soru var. Çok sayıda uluslararası ödülü bulunan, Avrupa Birliği’nin de desteklediği İz Tv sanki hak ettiği değeri bulmuyor.Ortada ciddi bir sorun olduğu kesin de acaba bu sorun firmalardan mı kaynaklanıyor yoksa başka sıkıntılar mı var?
Şimdiden söyleyeyim
Önümüzdeki Perşembe günü Digiturk salonlarında merakla beklediğim bir film gösterime girecek. Filmin adı War Horse altında da Steven Spielberg’in imzası var.Bir atın gözünden 1. Dünya Savaşı’nda yaşananların anlatıldığı bir film bu.İyi film ve dizi seçimlerine bir başka örnek aynı zamanda... Zaten 6 dalda Oscar’a aday gösterilmiş olması da bunun en somut kanıtı. Normal şartlarda yayınlanmamış şeyleri yazmaktan çok hoşlanmıyorum. Ancak iyi işler çoğunlukla izleyicilerden saklandığı için ben de yazayım dedim.