Dün, bir ‘saldırı’ya maruz kaldık. Bir gazete, önce kendi okurlarını, sonra da bütün kamuoyunu yanıltmaya matuf, sadece konu hakkında hiçbir fikri olmayanları aldatabilecek, işin erbabının asla yutmayacağı bir haber yaptı.
Habere göre, Türkiye’de faaliyet gören bir kaç firma, Star Gazetesi’ne, hak etmediği miktarda reklam veriyor.
Listeler basmışlar. Bastıkları listede, Star, reklam almada hep birinci sırada. Sadece birinde ikinci sıraya düşmüş.
Kendi okurunu ve kamuoyunu aldatmaya yönelik ucuz bir numara yapmış bu gazete... Birim olarak ‘sütun santim’ diye bir şey kullanmış.
Halbuki, ‘sütun santim’ diye bir ‘para birimi’ dünyanın hiçbir yerinde yok. Yani sütun santim, ‘gelir’i anlatmaz. (Kaldı ki verdikleri sütün santim rakamları da gerçeği yansıtmıyor.)
Ama reklam geliri, sütun santimiyle değil, memleketin para birimiyle ifade edilir.
Şaşırtmaca şu: Sütun santimini baz alan bir liste uyduruyorsun, ama insanların, okurlarının, bunu, ‘reklam geliri’ zannetmelerini istiyorsun.
Aynı listeyi ‘reklam geliri’ni baz alarak yaptığınızda, yalan ortaya çıkıyor.
Gazete, Star’a çok reklam verdiğini düşündüğü firmaları seçmiş. Hem seçtiği firmaların reklam piyasası içindeki payı çok sınırlı, hem de, seçtiği listede bile, ‘gelir’ baz alındığında sıralama değişiyor.
Peki, seçtiğiniz firmaları değiştirseniz. Mesela, Türkiye’de en çok reklam veren on firmayı baz alsanız...
O zaman, Star’ın ve tiraj olarak birbirine yakın olan bir çok gazetenin, büyük bir haksızlığa, eşitsizliğe maruz kaldığını görürsünüz.
2013 verilerine göre, ilk 6 ayda Hürriyet’in 550 milyonu bulan toplam reklam pastasından aldığı pay, tek başına yüzde 34.
Tirajı Hürriyet’in iki katı olan gazeteler bile, Hürriyet’in 4’te biri, 5’te biri kadar reklam alıyor.
Şöyle diyeyim. Toplam tirajı Hürriyet’in 4-5 katı olan 15 gazeteyi bir araya getirseniz, hepsinin reklam gelirini toplasanız, Hürriyet’in reklam gelirine ulaşmıyor.
‘Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul’ bile değil. Otuz kişiye bir pul!
Büyük reklamverenlerin durumu da görülmeye değer.
Mesela, çok reklam veren bir banka, Star’a verdiğinin 55 katını Hürriyet’e veriyor.
Çok reklam veren bir otomotiv firması, Star’a verdiğinin 60 katını Hürriyet’e veriyor.
El-insaf!
Hiç kimse, hiç bir ölçüye göre, bu rakamların adil olduğunu söyleyemez. Ve bunlar üç beş tane değil, sayısız örneği var.
Bu firmaların ismini vermeye gerek duymuyorum. Erbabı biliyor, rakamlar herkesin ajandasında.
Aslında Hürriyet’in bile adını yazmak istemezdim ama, durumun başka türlü izah edilmesi mümkün değil.
Reklam piyasasındaki eşitsizliği, ilk, Medya Grup Başkanı’mız Mustafa Karaalioğlu gündeme getirmişti. Karaalioğlu’nun geçen yıl, neredeyse bu vakitlerde (10 Aralık 2012) yazdığı ‘Reklam bütçeleriyle korunan eski medya düzeni’ başlıklı yazı, o günlerde gündem oluşturmuştu. Ben tekrar etmeyeceğim. ‘Düzen’in karakterini anlamak isteyen o yazıyı okusun.
Bizim geleneğimizde, tehditle, şantajla, gürültüyle reklam almak yok. Bunlar, ‘eski medya düzeni’nin alışkanlıkları ve maalesef yer yer devam ediyor.
Onlara yakışır, bize yakışmaz.
Bizim usulümüz, gerçeği insanlara göstermek. Var gücümüzle anlatmak.
Gerçek şudur: Reklam piyasasında saçma sapan bir adaletsizlik var ve bu adaletsizliğin bir an önce düzeltilmesi gerekiyor.
O gazetenin okurlarını ve kamuoyunu yanıltmak için ürettiği sözümona haber, gerçeği bir kez daha göstermek için vesile oldu.
(Böyle bir haber adaletsiz reklam düzeninden yıllardır pay almaya devam ederlerin sözcülüğünden başka bir anlam ifade etmez. Bunu da farketmedik zannedilmesin.)
Biz, Star Gazetesi olarak, bütün basını, bütün medya organlarını, piyasada adaletin tesisi için mücadele etmeye çağırıyoruz.
Tersine çevrilmiş reklam piramidini yerli yerine oturtulması gerekiyor.
Adalet, sadece Star’a değil, herkese lazım.