CHP/MHP’nin çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, dün ‘cumhurbaşkanlığı manifestosu’nu açıkladı.
Ali Saydam gibi siyasal iletişimin ustalarının izniyle, ‘bi adaya bakıp çıkacağım’...
***
Slogan: Ekmek İçin Ekmeleddin.
Grafik: Buğday tarlası şeklinde Türkiye haritası.
Alt sloganlar: Kitap, bayrak, ekmek; Birlik, dirlik, ekmek; Sevgi, bolluk, ekmek.
Tarla metaforu: Ekmek fiil anlamıyla “Sevgi, saygı ve birlik tohumu ekmek” olarak da kullanılmış.
Fotoğraf: İhsanoğlu’nun kucağında ‘torunu’ ile fotoğrafı / “Oyumuz Ekmel Hoca’ya” mesajı.
Logo: Boğaz köprüsünün halatları gibi ortası kavisli bir ‘Ekmeleddin’ yazısı.
Seçim şarkısı: Ekmeli. Müzik, 30 Mart’ta Mustafa Sarıgül’ün ‘Zamanı Geldi’ şarkısının müziğine benziyor.
Yumuşak ses tonu ve konuşma biçimi. Rakipleri ‘agresif, kutuplaştırıcı’ diye kategorize etmek için işe yarayabilecek bir seçim.
Peki bunlarla nasıl bir mesaj ve algı oluştu?
1- Türkiye bir tarım toplumudur; buğday üretip, ekmekle beslenmektedir. İhsanoğlu’nun ‘ekonomik büyüme için bilim ve teknolojinin önemi’nden sözetmesi bu baskın görsel mesajın altında kaldı.
2- ‘Dede’ fotoğrafının altında ‘hoca ve abi’ sloganları uyumsuz. CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’in “Başın düşerse dara Ekmel Abi’yi ara” sloganına benziyor. Türkiye’nin ‘tarım toplumu’ olduğu 50’li, 60’lı yılları hatırlatıyor.
3- Grafikerden çok, PC’deki standart karakterleri eğip bükerek ‘kiralık’ ilanı çıkaran emlakçı sekreteri tarafından hazırlandığı izlenimi veriyor.
4- Vakit yoktu, hazırlanamadık. Sadece CHP’li mesajlar olmasın diye kapsayıcı, kucaklayıcı kavramlar aradık; Google’dan ilk sıralarda Anadolu, Türkiye, Kur’an, Bayrak, Buğday çıktı. Zaten adayımız için ‘akbil kullanan sıradan halk insanı’ modelini seçmiştik, o yüzden logoyu da sekretere hazırlattık.
İhsanoğlu’nun konuşmasında “İki ayda cumhurbaşkanı mı seçilir, ancak ev taşınır” sözleri de bu mesajı destekliyor.
5- Yumuşak tonun etkili olması için, konuşmacının dile getirdiği konulara, düşünce ve hissiyata hakim olduğunu göstermesi, akıcı konuşması ve gerekli duygusal vurguları yapması gerekir. Ancak İhsanoğlu, yazılı metnin tamamında aynı ses tonuyla konuştu, sık sık takıldı, cümle tekrarı yaptı. Hakimiyet ve duygu eksikliği hissedildi.
***
Konuşmanın içeriğine gelince...
- “Daha zengin daha borçsuz bir Türkiye” ifadesi “cumhurbaşkanı icracı olmasın” sözüyle çelişti. Gazeteciler, “Hangi yetkiyle bunu yapacaksınız” diye sorunca, İhsanoğlu da ‘AK Partili’ gibi konuştu: “Evet icra yetkisi yoktur ama icrayla el ele vererek, yetkisini ve pozisyonunu kullanarak yol gösterir. Cumhurbaşkanı bakanlar kurulunu toplayabilir. Ayrıca halk oyu da cumhurbaşkanına siyasi bir güç veriyor. Bu gücü hükümetle daha uyumlu, verimli kullanacak. Böylece ekonomi büyür.”
- “Her kesimi kucaklama” adına verdiği mesajlardan sadece ‘Gezi’ öne çıktı. “Gençlerime sıkmabaş da çapulcu da dedirtmem” sözü, haberlere “Çapulcu dedirtmem” başlığıyla yansıdı. “Gezi’ye ilk gün gelen gençler samimi vatanperverlerdir. O gençlere devlet gaz yerine diyalogla yaklaşsaydı böyle olmazdı” gibi bir cümle de dikkatlerden kaçtı bu yüzden.
- Dış politikaya ilişkin mesajları ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’tan, ‘Arap ülkeleri arasında tarafsız kalalım’dan, Türkiye’nin örnek ülke olması temennisinden öteye gitmedi. Oysa, kendisini aday gösterenlerin en çok övdükleri yanı ‘diplomatik deneyimi ve dil bilmesi’ydi.
- Siyaset konusunda da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ters köşeye yatırdı; ‘siyaset dışı’ diye aday gösterilmişti, oysa “Siyaset dışında olduğum doğru değil, siyasetin yabancısı değilim” dedi, AP, Özal ve AK Parti’ye yakınlığını anlattı.
- Seçim sonuçlarına ilişkin tahminini kötü bir örnekle anlattı. 1983’te darbeci generallerin desteklediği MDP’ye karşı ANAP’ın seçilmesine işaret ederek, “Halkın, muktedirlere rağmen Özal’ın seçtiğini” söyledi. Oysa benzetme yaptığı AK Parti, darbecilerin değil, darbelerle savaştığı için milletin yüzde 50’sinin ‘iktidar’ yaptığı bir siyasi parti...
İyi başlamadı, iyi gitmiyor...