Öcalan, Türkiye’ye getirilip yargılanmaya başladığında, mahkemede verdiği ayrıntılı ifadelerin tetiklemesiyle, PKK ve Öcalan hakkında hemen konuşulmayan bir şey bırakmayan medyamız, Öcalan’dan bir Mandela çıkar mı tartışmasını da başlatmış ve bu tartışma bir süre kamuoyunu meşgul etmişti. Öyle ya, geride PKK’nın bıraktığı kanlı bir tarih ve miras olsa da, Öcalan örgütünü yeni bir geleceğe hazırlayabilir ve silahsızlanma meselesinde tarihi bir rol oynayabilirdi.
Ama hiç bir şey bu istikamette gelişmedi. Özal’ın girişimi, Oslo ve daha sonra da çözüm sürecinde PKK ve lideri ÖCALAN’ın verdiği siyasi çeklerin tümü karşılıksız çıktı.
Öcalan ve örgütünün hayalinde olan, çözüm filan değildi hiç bir zaman. Dünyanın egemenlerinden destek görmek, takdir edilmek, hayalleri süsleyen buydu yıllarca ve şimdi sanki bu hayal gerçekleşir gibi oluyor.
Rusya ve ABD, Suriye probleminin uluslararası bir probleme dönüşmüş olması ve DAİŞ belası yüzünden PKK ve PYD’yi destekleyen bir pozisyon aldılar.
Bu desteğin Kürtler’e Ortadoğu’da verilmiş bir destek olduğunu, Türkiye’nin bu uluslararası desteğe karşı çıkmakla, Kürtler’in haklarına karşı çıktığını söyleyenler, ister farkında olsunlar ister olmasınlar Ankara’da dökülen kandan sorumludurlar.
Çünkü bu uluslararası desteğin Kürtler’in ne Suriye’deki, ne Türkiye ne Irak ne de İran Kürtlerinin haklarıyla bir ilgisi var.
PYD/PKK’ye verilen sözüm ona desteğin yarattığı sonuçlara ülkeler bazında bir bakalım:
-Irak’ta bölgesel Kürt hükümetin egemenliği altındaki topraklarda Kanton ve 2. Kandil inşası, Kürtler’in tarihteki tek statülerini tehdit ediyor, Kürdistan’ı ve halkını bölmeyi amaçlıyor . Kürt liderler, bu çerçevede Türkiye’yi de yakından izliyorlar tabi. Başbakan Neçirvan Barzani, Ankara katliamının kendilerine karşı girişilmiş bir katliam olduğunu söyledi.
-PYD/YPG, Suriye Kürtlerini gelecekte temsil edecek bir güç olarak görülüyor. Ama Esat hiç te böyle düşünmüyor. Esat’ın danışmanlarından biri, bu güç ordumuzun bir birimidir dediğinde, yeni bir şey söylemiyordu aslında. Ama Suriye Kürtler’i bu gerçeğin farkında ve siyasi temsil arayışlarını PYD’ye rağmen, sürdürecekler.
PKK/PYD’ye verilen uluslararası destek en çok Türkiye’nin canını yakıyor. Ankara katliamı bunun en somut kanıtı.
-İran, PKK/PYD’ye sunulan bu uluslararası destekten memnun ve her şeyden önce bu destek İran’a rağmen bir destek değil, oluru ve rızasıyla gerçekleşen bir destek. Ama İran, Esat’ın yedek gücü haline gelmiş, Türkiye’ye karşı savaşan ve Mesut Barzani’nin başına da bela olmuş bir örgütten memnun olsa da, bu örgüte bir yere kadar güvendiğini ifade etmek için, ona haddini bildiren demeçler de patlatıyor arada bir. Bir İran generali, geçenlerde, yanlış yaparlarsa Kandil’i başlarına yıkarız diyordu.
Çözüm süreci dediğimiz ve sadece iki yıl sürmüş bir zamana ve bu zaman içinde olup bitenlere baktığımızda, Suriye’deki gelişmelerin Öcalan’ın da iştahını kabarttığını ve devlet kendini gerçek bir çözüme inandırmışken, PKK ve Öcalan’ın HDP’yi de ustalıkla kullanarak devleti ve çözüm isteyen halkı sadece oyaladığını ve final bir savaşa hazırlık yaptığını anlamamak için hiç bir makul gerekçe kalmadı.
PKK/PYD, terör ve şiddet eylemleriyle, kendi topraklarında, başkalarının davası için binlerce Kürt’ü ölüme yollayan politikasıyla bize, siyasi genetiğin kolay kolay değişmeyeceğini adeta ispatlamakla meşgul.
Terör ve şiddet, belki çoook eskiden akla gelebilen haklılıktan geriye hiç bir şey bırakmadı.
Uluslararası güçlerin desteklediği ve PKK/PYD eliyle hayata geçirilen terör ve şiddet, sadece Kürt halkının yurttaşı olduğu devletler için değil, nerede yaşıyorlarsa orada da, Kürt halkını tehdit ediyor ve geleceğini karartıyor.
Obama yönetiminin haklı bir davayı-Kürt davasını- getirip bıraktığı zemin bu. Obama’nın hakkını yemeyelim ne Ruslar ne Amerikalılar ve ne de İngilizler’in tarihinde kimse bir halkın meşru mücadelesiyle bu denli kanlı bir oyun oynamayı akıl etmemişti doğrusu.