Sürece en büyük zararı BDP ve PKK’nın elini taşın altına koymamasının vereceğini daha önce yazmıştık. Yükü karşı tarafa yükleme uyanıklığı, âlemi her şeyden habersiz sanma kurnazlığı süreci kısa sürede ters yüz edebilir.
BDP-PKK kanadı işin başından beri bunun işaretlerini veriyor. Nitekim bir haftadır PKK-BDP ikilisi süreçte gelinen noktayı basit bir ateşkese indirgemeye çalışıyor.
Buna göre tüm dünya Abdullah Öcalan’ın mektubunu yanlış anladı, aslında Öcalan sınır dışına çıkma çağrısında bulunmadı. Hatta onlara göre ortada henüz bir takvim de yok. BDP ve PKK’ya inanacak olursak aslında ortada ‘süreç’ de yok, çünkü yaşanan sadece basit bir ateşkes ise geçmişte bunun örnekleri çok yaşandı.
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş diyor ki “Takvim verenlerin hepsi biraz uyduruyor. Kendi niyetlerini söylüyor. Hiç kimse de takvimi tutturamıyor. Bu konuda takvim belirleyecek tek kurum KCK’dir, geri çekilenlerdir”. Oysa hepimiz biliyoruz ki takvim veren kişi bizzat Öcalan’dı. Bu durumda kıvıran Öcalan mıdır, yoksa onun sözlerini ters yüz eden BDP midir?
Geldikleri gibi çekilmeliler
PKK-BDP adeta ipe un seriyor; Demirtaş’a göre hükümet geri çekilmenin olabilmesi için yasa çıkarmalı, bir de komisyon kurulmalı. BDP, “Eğer yasal güvence olmazsa sınır dışına çıkacak PKK’lıların başına bir şey gelebilir” diyor.
Sanırsınız adamlar eli silahlı terörist değil de, Alp dağlarında çiçek toplayan Heide (!). O dağlara yasa ile çıkmadılar ki yasal güvenceyle insinler; o sınırlardan asker korumasıyla girmediler ki, yasaların koruması altında çıksınlar. Eğer sürece katkı sağlayacaklarsa nasıl girdilerse, öyle çıkmaları beklenir. PKK’dan beklenen süreç boyunca insanları öldürmemesi ve sınır dışına çekilmesi. Beklenti çok mu yüksek, PKK bu kadarını olsun yapamaz mı?
Aslında BDP-PKK ikilisi bal gibi biliyor, hiçbir hukuk devleti “teröristlerin sınır dışına çıkması devletin güvencesi altındadır” diye yasa yapamaz. Çünkü suçu korumak kanunların ruhuna aykırıdır. Eğer böyle bir yasa çıkar ise ya PKK ‘terörist’ olmaktan çıkar ya da hukuk, hukuk olmaktan çıkar. Zaten yapılmak istenen de bu. Yani kanunlarca tanımlanan bir suçu süreç eliyle suç olmaktan çıkarmak.
Yük paylaşılmalı
PKK-BDP ikilisi süreci fena halde istismar etmeye çalışıyor. Tüm yükü Hükümet’in sırtına yıkmaya çalışıyorlar... Sürecin her aşamasında terörü meşrulaştırmaya gayret ediyorlar. Bunu yaparken de hiçbir bedel ödememenin, maliyeti paylaşmamanın hesabını yapıyorlar.
Eğer bu iş böyle devam eder ise yani Öcalan topu PKK’ya, PKK KCK’ya, KCK BDP’ye, BDP Avrupa’daki PKK’ya, onlar da yeniden İmralı’ya atarsa ve bu paslaşma bu şekilde sürer giderse, bu sayede Hükümet’i ve kamuoyunu terbiye etmeye çalışırlarsa bu süreç kısa sürede teker kırar. Bir çuval incir berbat olur. Sabırlar taşar, süreç kendi kendisini sabote eder.
Eğer barışa ulaşılacaksa bunu tek taraflı fedakârlıklarla, tek taraflı gayretler ile sağlayamayız. Herkes elini taşın altına koymak zorundadır. Aksi takdirde o taş herkesin başına düşer... Benden söylemesi...