HDP’nin terör örgütü PKK çizgisinden bazı küçük farklılıklarla ayrıldığı hissi bile toleransla karşılandı uzun süre. HDP’nin Kandil’den bir nebze farklı düşündüğü anlamına gelen sözlerine bile büyük anlamlar yükleyip “siyasi mücadelenin meşruluğu”na atıf yapıldı.
Bu bağlamda, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile yürütülen görüşmeler de milletçe mesafeli yaklaşılsa da tolere edildi.
Lakin PKK terör örgütünün HDP’yi “kurşun asker” yapması...
İçinden çıkardığı YDG-H üzerinden şehirleri hendeklerle doldurması...
Evleri tünel ve dehlizlerle birbirine bağlayıp “halkımız” dedikleri insanları “tutsak” etmesi...
Asker, polis şehit edip, sivillere kan kusturması... Fotoğrafın gri alanını yok etti!
Medine’de bir hurma satıcısı, öğrendiği kırık Türkçe ile kutulardaki hurmasını pazarlamaya çalışırken müşterilere şöyle sesleniyordu, “Hacı! Altı üstü bir!”
Tıpkı o hurma satıcısının tespiti gibi, gördük ki PKK terör örgütünün, “Altı üstü bir!”
PKK terör örgütünün nüfuz ettiği tüm alanlar birbirinin aynısı.
“Demokratik siyaset” diyeni de, gençlik örgütlenmesi de Suriye kolu PYD’de de, taşeronlukta, aidiyet yoksunluğunda, şımarıklıkta ve terörde aynı çizgide.
Peki örgütün İmralı sakini?
“Milli birlik ve kardeşlik” projesini kendilerine teslim edilecek bir Güneydoğu hayaline evirmek isteyen PKK/HDP çizgisi o bölgenin insanından büyük bir ders aldı. Millet onca taciz, onca tahrik onca tehdide rağmen devletten ve birlikten yana tavır aldı.
Milletin bu tavır alması neticesindedir ki PKK terör örgütü “şehir savaşı”nı kaybetti. Kaybetmeye devam ediyor.
Hiçbir şansları kalmadı...
Farkındalar..!
Zira güvenlik güçleri askeriyle polisiyle olağanüstü bir başarıya imza atıyor. (Bu arada çatışmalar bittiğinde hepsinin en üst düzeyde ödüllendirilmesini teklif ediyorum.)
Kaybettiklerini bildikleri içindir ki, daha dün siyaseten diri diri İmralı’ya gömdükleri Abdullah Öcalan üzerinden yeni bir çıkış arıyorlar.
Öcalan’ı ve onun Kürtler üzerinde var olduğunu düşündükleri gücü üzerinden yeni bir senaryo deniyorlar. (Sırrı Süreyya Önder’in buram buram tehdit kokan sözlerini hatırlayın)
Oysa PKK terör örgütü, kurucusunu siyaseten diri diri İmralı’ya gömmüştür!
Terörist Öcalan’ın PKK/KCK’ya verdiği talimatlar bizzat Kandil tarafından boşa çıkarılmıştır!
O halde, neden yeniden İmralı kartını açmak istiyorlar?
Bu sorunun tek cevabı, sıradan Kürtler üzerinde hala Öcalan’ın etkisinin olduğu düşüncesi değil. Bence daha büyük bir kumpas peşindeler!
Yoksa, Öcalan’ın sağlığı ya da tecrit edilmesi düşüncesi üzerinden “isyan” planlarının daha da ötesi mi var?
Sorumun cevabını, geçen hafta İmralı’dan Silivri’ye nakledilen 2 PKK’lı terörist verebilir mi acaba?
“2 PKK’lı teröristin sürpriz bir şekilde Silivri’ye nakledilmesini kim istedi?” sorusuna cevap eğer “Öcalan” ise... Sırrı Süreyya’nın o nakil üzerinden yaptığı provokasyonun anlamı çok daha büyük ve derin!
Yoksa siyaseten mezara gömdükleri Öcalan’ı, bedenen de yok etmek niyetinde olan da yine PKK terör örgütü mü?
Cevabınız...