Daha birkaç yıl önce Gaziantep’te düzenlenen bombalı saldırıyı hatırlıyor musunuz? Terör yayınlarında olmaması gereken ne varsa o yayınlarda o yayınlarda yapılmıştı.
Pazartesi günü Suruç’ta yaşanan terör saldırısının ardından yayınlara bakınca ders alan ve almayan yanlarımız ortaya çıktı.
***
Eylem sıcaklığı diye bilinen bir kavram vardır. Bir saldırının ya da bir olayın hemen ardından yayına görgü tanığı aldınız mı eylem sıcağı riskini de aldınız demektir.
Hadi korsanın gözükmediği ya da ideolojisinin bilinmediği uçak kaçırma olaylarını bu sınıfa sokmayalım.
Ama politik özellikleri olan bir kitleye karşı politik sonuçları da olan bir terör saldırısının ardından canlı yayına görgü tanığı almak sıkıntı yaratır.
Haberturk’un Pazartesi günü yaşadığı problem tam da bu duruma örnek oldu, sonuçta görgü tanığını yayından almak durumunda kaldılar.
***
TRT’nin yayını ağırlaştırma refleksi doğru bir refleksti. Flash Tv’ye helal olsun, onlar da hemen benzer bir tercih de bulundular. Sosyal medya yalanları Gaziantep’teki terör saldırında olmayan bir ikinci bombanın patladığı iddiasını yansıtmıştı ekranlara.
Bu kez kan ihtiyacına dair benzer haberler türetildi. Bir de THY’nin fırsatçılık yapıp Urfa biletlerine zam yaptığı iddiası vardı ki, o da ana medyada haber oldu, sonra işin aslı anlaşıldı.
***
Gelelim haber kanallarının durumuna...
Hep söylerim, bu tarz terör eylemlerinin ardından siyasi tartışmalara dalmak doğru değildir diye.
Pazartesi tartışmalar fazla erken başladı ama asıl önemli olan insan hayatıdır, önce onlara bakmak gerekirdi.
Haberde kullanılan dilin hikayeleştiren dil olması, buzlanmış olsalar bile kullanılan bazı fotoğrafların tekrar tekrar yayına verilmesi sıkıntılı alanlardı.
Buna karşın ekranda daha soğukkanlı durabilen isimlerin varlığı iyi oldu. Bir de gündemdeki diğer haberlerin de verilmesi doğru kararlardı.
Uzatmayalım, terör yayınları konusunda eskiye oranla daha başarılıyız ama halen gidecek yolumuz var...