Terör sevici kadın vekil zaman zaman şeytanına hakim olamayıp gerçek yüzünü göstermekten kendini koruyamıyor..!
Bir nevi, sözde medeni Londra’da sürdüğü sefil hayat sürecinde insan katletme dürtüsü kabardığında, yine medeni Batı merkezlerinin büyük gayretlerle Ortadoğu da oluşturulan kargaşalı sahalara Müslüman avına gidenIşid militanları gibi, terör sevici kadın vekil de fırsat buldukça terör seviciliğini tatmin etmek için kendisini zorla oluşturulan terör yataklarına sere serpe atılıyor..!
Bu hale fıtrat demek doğru değil… İnsanın imalatçısı, yani yaratıcısı insanı böyle kötü ve nankör yaratmadı…
Rab, külli iradesinin yanında kuluna irdei cüziye dediğimiz iyiyi kötüyü ayırt etmeye yarayan kontrol merkezini yükleyerek yarattı ki, Ankara’da Milletin meclisinde ve sair meşru ortamlarda mücadele etmek varken, yolunu kaybedip karanlık terör yataklarına kendisini bulmasın diye..!
Ve saldım çayıra mevlam kayıra anlayışı gibi kulunu başı boş pusulasız da bırakmadı, alemlerin Rabbi…
O kuluna doğruyu ve yanlışı gösterecek dokümanlar ve öğretmenler de gönderdi… En son gönderdiği Baş Öğretmen Hz. Peygamber, insanoğlunun ezelden ebede yürüdüğü ve yürüyeceği yolun haritasını da çizdi, istikamet navigasyonunu da kullanmayı öğretti..! Bereketli vatan topraklarını terör yatağına çevirmek isteyen terör sevici kadın vekil ve benzerleri hiçbir kitap ve anlayışta olmayan bir davranış içindeler..!
Evet, bu coğrafya ve aziz medeniyet milleti üzerinde çok çirkin oyunlar oynanmış, çok zulümler yapılmıştır..! Evet, devlet milletini ezmiştir…
Maalesef şu an komşu ülke dediğimiz, bir zamanların vilayeti Şam’ımız da sözde devlet başkanı Esed’in yaptığı gibi toplu katliamlara kadar envai çeşit facialar yaşanmış ülkemizde…
Türk, Kürt, Arap, Arnavut ayırt etmeden zalimlerin elinde tutuklu devlet, milletine zulmetmiş…
Bu ülkede horolop şorolop olmayan, inancı ve duruşu olan, ilkelere sahip ve kendini bilen bütün aziz millet mensupları zulüm görmüştür… Hapislerde çürütülmüş, sürgünler yemiş, idam sehpalarında sallandırılmış, vs vs , öz yurdunda parya edilmiştir…
Uzun yıllardır üzeri örtülmeye çalışılan bu gerçekler artık mızrağın çuvala sığmaması gibi ortalığa serilmiştir… Bütün aziz millet mensupları bu gerçeğin farkındadır…
İşte bu zulüm ve işkencelerden geçerek geldiğimiz şu son yıllarda, Millet Adamları, milletle beraber ülke yönetimine meşru bir şekilde gelerek bu arızaları tek tek temizlerken, Devlet Millet kaynaşmasını sağlayıp, hatta medeniyet coğrafyası insanlarıyla da bir ideal etrafında tekrar birlikte hareket etmeyi öngören aziz ve asil bir siyaset üretmeye çalışırken, eline aldığı taşı namusumuzun bekçisi Mehmed’e atan terör sevici kadın vekil ve aynı zihniyetin terör sevicileri bütün gücü ile fitneye ve provokasyona devam ediyor..!
Barış süreci adı altında yürütülen bütün fedakârane gayretleri görmezden gelerek, namus ve huzur bekçisi Mehmed’e taş atan terör sevici kadın vekil, kendisine nankör diyen Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’a “aynı kaptan mı yedik de nankör diyorsun” diye de tantana yapmaktan geri durmuyor, “Çözüm süreci sus, konuşma, eylem yapmama süreci midir” diye de tantanasına devam ediyor, terör sevici kadın vekil…
Aslına bakarsanız haksız da değil, bu terör sevici kadın vekil, Yalçın Akdoğan’la hiçbir benzerliği ve yol arkadaşlığı yok..!
Belli ki yedikleri de içtikleri de aynı değil,ayrı…!
Birisi Anadolu mutfağında merhametle yoğrulmuş aş’tan beslenip kardeşlik olsun diye gece gündüz durmadan gayret sarf ederken…
Anlaşılıyor ki, aynı yemeği yemediğini iddia eden terör sevici kadın vekil de emperyalist Batı mutfağında ziyon sosuyla yoğrulup pişirilen fitne kavurmalarıyla beslenmiş ve şimdi de gereğini yerine getiriyor..!
Hal böyle olunca,terör sevici kadın vekil de haklı oluyor..!
O nankörlük yapmıyor, O yemeğini yediği yere, tabağın sahibine hizmet ederek gereğini yerine getiriyor..!
Başbakan yardımcısı Sn Akdoğan’ın doğru sözü terör sevici kadın vekilin tantanasına da mani olamıyor..!