Türkiye 30 Mart yerel ve 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 17-25 Aralık operasyonlarıyla kendini patlatan Paralel Yapının seçim stratejisi eşliğinde girdi. 30 Mart’ta iktidar partisi dışındaki tüm siyasi partiler Paralel Yapının hukuksuz yollarla ürettiği iftira kayıtlarını seçim malzemesi olarak kullandı. CHP paralel polisler üzerinden dolaşıma sokulan ses kayıtlarını Meclis kürsüsünden bile yayınlayacak kadar pervasızlaşmıştı.
Dahası Paralel Yapı, söz konusu montaj kasetleri hatta devletin en gizli görüşmelerini bile “al kullan” diyerek bizzat teslim ediyordu, bir darbe sonucu CHP’nin başına gelen Kemal Kılıçdaroğlu’na. O da atıp tutuyordu, Tayyip Erdoğan’a gün biçiyordu, gidecek ülke beğeniyordu.
Anlayacağınız seviye yerlerdeydi.
***
Bir numarası Fethullah Gülen olan çok sayıda dava söz konusu bugün. Davaların hemen tamamı anayasal düzeni ortadan kaldırmak maksadıyla suç örgütü oluşturmak, silahlı terör örgütü kurmak ve bu örgüte hizmet etmek gibi ilişkide olanların da başını yakacak kapsamda ve derinlikte.
Yani 30 Mart’ta seçime giren asıl aktör, 17-25 Aralık operasyonunu çeken ve bugün adına FETÖ denilen işte bu suç örgütüydü.
10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçiminde de yine 30 Mart’ın örgüt cephaneliği kullanıldı. Yanısıra Paralel Yapı Erdoğan’ın karşısına çıkarılacak adayın belirlenmesinde de bir “üst akıl” işlevi gördü. Son ana kadar Kılıçdaroğlu dahil partiden bir Allah kulunun adını dahi bilmediği, bilmediği gibi telaffuz etmeyi dahi beceremediği bir ismi Ekmeleddin İhsanoğlu’yu “çatı aday” olarak tespit etti. Soru çalmayı, haksız konum elde etmeyi, yetim hakkı yemeyi, devletin sırlarını başka ülke istihbaratlarıyla paylaşmayı, ayak kaydırmayı, kadrolaşmayı, şantaj montaj işlerini, dikizlemeyi falan çok iyi bilen ve lakin siyasete aklı ermeyen bu yapı zaten siyasi beceriksizlikle malul CHP, MHP ve irili ufaklı 10-12 parti ile birlikte altında direği olmayan bir çatı kurdular. Haliyle çatı 10 Ağustos günü çöktü.
Demem o ki Türkiye 10 Ağustos seçimlerine de bir suç örgütünün aklı ve cephaneliğiyle girdi.
***
7 Haziran’da gerçekleşecek olan seçimlerde ise Paralel Örgütün yanısıra DHKP-C’nin gölgesi, PKK’nın direk müdahalesi söz konusu.
Farklı adlar altında seçime giren partiler var. Bu partilerin arkasında ise illegal örgütler var.
CHP, Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı katleden teröriste terörist demekten imtina ediyor zira DHKP-C terörünü lanetlerse Alevilerden oy alamayacağını düşünüyor. Böyle yaparak Alevi toplum kesimini de töhmet altında bırakıyor.
PKK Kürt vatandaşları açıktan tehdit etmekten çekinmiyor. HDP Eşbaşkanı Demirtaş da barajın altında kalırsak bizden günah gitti mealinde şantaj cümleleri kuruyor.
Paralel Yapı ise muhalefet partilerinin tamamına lojistik sağlıyor. Ama en çok da HDP’ye.
Bir zamanlar BDP’nin seçilmiş siyasetçilerini kelepçeli halde toplama kampı sırasına sokan ve bu görüntüyü basına servis eden, KCK soruşturmalarını geciktiriyor diyerek dönemin İç İşleri Bakanı Beşir Atalay’a “İrancı” yaftası yakıştıran Paralel Yapının mensupları PKK ve HDP ile ittifak haline.
***
Özetle durum budur: Türkiye 7 Haziran seçimlerine bir tarafta demokratik siyaseti tek meşru araç haline getiren iktidar partisi diğer tarafta illegal örgütlere yaslanarak siyaset alanını kirleten partilerle giriyor.