Amerikalı bir gazeteci Boston Maratonu’nu kana bulayan eylemden sonra sosyal medyadaki takipçilerine “Bütün müslümanlar kötüdür, hepsini öldürelim” mesajı atmış; haberi iletenler adamın kınandığını söylüyorlar...
Doğrudur, ‘siyaseten yanlış’ olduğu için kınanmıştır; ancak kınayanların çoğunun ondan farklı düşündüğünü sanmıyorum.
Henüz hiç kimse eylemi üstlenmediği ve patlama pekâlâ teknik bir ârızaya bağlı olabileceği halde...
Boston’da 117 yıldır yapılan maratonun bitiş çizgisini kan gölüne çeviren türden eylemleri yapanlar ve planlayanların amacı da, hiç kuşkunuz olmasın, sadece ABD’de değil bütün dünyada, İslâm karşıtı hislerin doğmasını sağlamaktır. 11 Eylül’de (2001) New York’ta ikiz kulelere saldıranlar, 7 Temmuz’da (2005) Londra Metrosu’nda bomba patlatanlar ile bunların arkasındaki örgüt veya örgütler aynı sonucu almak istiyorlar.
Eylemleri
‘müslüman’ kimlikli birilerinin sahneye koyması bu tespiti yanlışlamıyor. İki olayda da eylemcilerin hepsi hayatlarını kaybettiği halde, Londra’dakiler arkalarında birer video mesaj bıraktılar; zihinlerden bütün kuşkular silinsin diye... Boston’daki eylem de ‘müslüman’ kimlikli birilerine mâl edilirse şaşırmayasınız... Şaşırmayın, çünkü terör bazen kimlikleri değişse bile her zaman ‘olağan şüpheliler’ üreten bir alandır. Eylemciden hareketle planlayanlara kadar çıktığınızda hepsi belli bir kimliğin unsurlarıdır; çoğu kez aklımıza planlayıcıları yönlendiren birilerinin olup olmadığı kuşkusu gelmez.
Gelmeli. Çünkü 11 Eylül’den (2001) 15 Nisan’a (2013) uzanan çizgide sahneye konulan ses getirici eylemler, ‘İslâmî terör’ yaftası taşısa ve ‘İslâmî’ mesaj vermeye çalışsa bile, İslâm dini tarafından asla uygun görülmez. İslâm dini, elinde silâh bulunmayan veya silâh tutamayacak durumdaki insanlara karşı şiddet kullanılmasına savaşta bile izin vermez: Kadınlara, çocuklara, yaşlılara, engellilere...
Oysa New York, Londra ve Boston eylemleri ‘kör terör’ cinsindendir ve herbirinde İslâm dininin asla izin vermediği kesimlerden hayatlarını kaybeden insanlar oldu. Hiç akla getirilmeyen bir sonucu daha oldu bu tür eylemlerin: ‘Kör terör’ yöntemiyle elinde silâh bulundurmayan veya silâh tutamayacak durumda olanları hedef alıp öldürebilen kişiler yüzünden, dünyanın dört bir tarafında ayrımcılığa uğrayan, dışlanan, işini kaybeden, yaşadığı ülkeden ihraç edilen, hatta hayatını kaybedenler... ‘Kör terör’ kör sonuçlar doğurdu.
Maraton alanını kana bulayan, üç kişinin ölümüne, 100’den fazla insanın yaralanmasına yol açan terör eylemini duyunca, Amerikalı gazetecinin verdiği “Bütün müslümanları öldürelim” tepkisi, eylemciler veya eylemi planlayanların arzuladığı bir sonuçtur. Eylem sonrasında FBI’ın ‘potansiyel terörist avı’na çıkması da öyle. Kimbilir kaç kişiye daha bu yüzden Guantanamo yolu gözükecek.
ABD’nin Barack Obama eliyle hafiften değişen güvenlik politikalarının yeniden ‘Bush dönemi uygulamaları’ ile yer değiştirme ihtimali de cabası...
Yetkililer henüz ‘İslâm terörü’ yaftası yapıştırmadılar Boston’daki eyleme, daha dikkatli davranıyorlar... 1995’te Oklahoma’da 168 kişinin ölümüyle sonuçlanan Timothy McVeigh’in eylemine bile, ilk başlarda, o yafta vurulmuştu. Boston eyleminin hedefi ABD görünse de, amacı İslâm Dünyası’nı dünyanın gözünde bühtan altında tutmaktır. ‘Terör’ ve ‘İslâm’ sözcüklerini eş-anlamlı hale getirenlerle bir işimiz olamaz.