Terör ile mücadelenin sana göresi, bana göresi olmaz; çünkü terörün sonuç olarak aldığı candır. Can ya da insanoğlunun hayatı, hala bütün dillerde, bütün dinlerde, bütün kültür ve uygarlıklarda ortak duyarlılık olarak kutsal sayılan tek değer. Her insanın hayatı diğer her insanların hayatı kadar değerlidir. Ölüm sözkonusu olduğunda, insan hayatını kategorize eden hiçbir hiyerarşiye rastlanmaz. Herkes eşittir ve hiç kimse ötekinden daha fazla yaşama hakkına sahip değildir. Her canlı doğal hayat döngüsünü doğal biçimde nihayete erdirme hakkına sahiptir. Bu hak hiçbir gerekçe ile gasp edilemez.
Adı terör olan çağın kanseri, arada hiçbir ilişki yokken, herhangi bir illiyet bağı, belirli ya da belirsiz bir sebep yokken ve hiçbir nedene dayanmadan, insanın yaşam hakkını korsanca gasp eden illettir. Beşiktaş’ta 44 can alan teröristin, alçakça öldürdüğü şehitlerle kişisel bir ihtilafı varsayılabilir mi? Bütün ömrü boyunca bir kez bile göz göze gelmeyeceği insanlara kıymak sadece, sapıklık, düşkünlük, sefillik ya da insan olmama hali ile açıklanamaz. Bu büyük ve izahı aklın sınırlarını aşan kötülüğü ancak, bir teröristin kalbindeki kötülük ile açıklanabilir.
‘’Dünyada kötülük yoktur; kötülük kişinin yüreğindedir’’ diyordu, büyük romancı . Gabriel García Márquez . Yüzyılık Yalnızlık romanının tematik büyük fikirlerinden biri de bu düşünceydi..”Yüreğini kolla, Aureliano” dedi, “ölmeden çürüyorsun.” Ölmeden yüreğin çürüdüğünü görüp bunun romanını yazan büyük ustayı bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum.
Terörizm, yüreği çürümüş olan canilerin, insanlığa saldırısından başka bir şey değil. Yüreği çürümüş insansı varlıkların eylemini anlamaya zorlanmak, belki de insanoğluna verilebilecek en büyük manevi cezadır.
Terörist, hayatın altını üstüne getirecek, bu yetmezmiş gibi, bütün insani ilişkilerimize tecavüz edecek, bu yetmezmiş gibi, en temiz, en masum insanları aramızdan tek tek ya da topluca katlederek alacak ve biz bunu sıradan bir sosyolojik olaymış gibi algılayacak ve bu durumun siyasi nedenselliklerini anlamaya çalışacağız. Öyle mi? Hiç kimse kusura bakmasın ne ekmek bu kadar ucuz ne de köfte bu kadar pahalı. Mesele asla ve kata bu basitlik ve bu basiretsizlik içinde ele alınamaz.
Terör hayatı gasp ederken, terör ölüm meleği kılığında canlar çalarken, terör özgür düşünceye tecavüz ederken hiç kimse terörü anlamamız gerektiğini vaaz edemez.
Ben terör ile mücadele yöntemleri üstüne kafa patlatırken telefonuma bir mesaj düştü. Son cümlesi ölüm tehditiyle biten bir mesajdı bu. Şimdi burada o iğrenç cümleleri yazıp, ne sizin ne de kendi midemi tekrar bulandırmak istemiyorum. Mesaj Batman’da yaşayan kızımın cep telefonundan atılmıştı. Kısa bir süre sonra mesajın hikayesi aydınlatıldı.
Akşam kızım, torunum ve damadımın evde olmadığı bir saatte, kendisine YHD-G adını veren yüreği çürümekten lağım gibi kokan bir güruhun üyeleri, evi talan ettikten sonra, bana da bir mesajla gözdağı vermeyi uygun bulmuşlar.
Alçaklığın destanını da yazsanız, iğrençliklerin şaheserini de yazsanız, o çürümüş yüreğinizin lağım kokusu beni korkutmaya yetmez.