Adını sık sık duyduğumuz, İrlanda Kurtuluş Ordusu, IRA’nın en güçlü olduğu dönem 1973-1983 yılları arasıdır. Bu süre zarfında IRA eylemlerinde hayatını kaybeden insan sayısı 100 civarındadır. 1980’lerde yaşanan bir olayı aktarayım size, İngiliz Polis Merkezi’nin bir yetkilisi BBC’de şunları söylemişti: “Bu yapılan terör ahlâkına aykırıdır. IRA bomba koyduğu yeri bize haber verdi, ama binayı boşaltmaya yetecek kadar zaman vermedi, bu ahlaksızlıktır’’. İlk bakışta bu sözler komik gözükse bile aslında söylenen son derece mantıklı... Terör siyasi mesajlar için bir araçsa ve medya vasıtasıyla propaganda amacı taşıyorsa, bombayı koyup, yerini haber vermek yeterli. Üzerine insanları öldürmek canilik, ilkesizlik, ahlaksızlık boyutuyla alakalı.
***
Can almaktan ziyade tedirgin eden IRA’ya karşı İngiltere medyasının takındığı tavır son derece çarpıcıdır. Başbakan Thatcher döneminde, IRA’nın siyasi kanadı Sinn Feinin’in lideri Gerry Adams’ın açıklamaları kendi sesiyle değil seslendirmeyle yayınlandı. Siyasi kanattaki diğer isimler ise yok sayıldı.
Eğer Gerry Adams çıkıp “400 kilometre bizim denetimimizde” deseydi İngilliz medyasında kimse bu sözleri manşet yapmazdı.İngiliz Ordusu’ndan emekli, sonradan siyasete atılmış herhangi bir general, ilgi çekmek için “Belfast elimizden çıktı” demez, dese bile bunu seslendirebileceği bir medya mecrası bulamazdı. Ya da o dönem iktidarda olan Muhafazakar Parti’nin en büyük rakibi İşçi Partisi’nden bir milletvekili küçük siyasi hesaplarla “Bölge IRA’nın denetiminde” diyemez, derse de partisinde kalamazdı.
***
Amerika’nın dünya markası olmuş televizyonları CNN, NBC ve ABC, Beyaz Saray’ın ricası üzerine savaş sırasında Afganistan’dan gelen El-Kaide kaynaklı haberleri yayınlamadılar, kontrolden geçirdiler. Bugün Amerika’da ulusal güvenlik gerekçesiyle 21 binden fazla kişinin uçağa binmesi yasak. Amerikan medyasında bu karara dair tek tartışma olmaz ama 11 Eylül saldırılarının ardından ekrana Amerikan bayrağı kravatı takarak çıkan televizyoncuların haber tarafsızlığını ihlal edip etmedikleri tartışılır.
***
Somali’de yaşanan açlığın en büyük sorumlularından birinin Amerika’da 11 Eylül saldırılarının ardından yürürlüğe giren Yurtseverlik Yasası olduğunu biliyor musunuz? O yasaya göre ABD tarafından “terörist” olarak adlandırılan bir gruba farkında olmadan bile herhangi bir maddi destekte bulunanlar ağır cezalara çarptırılabiliyorlar. Somali’de Mogadişu dışında kalan bölgeleri kontrol eden El Şabab, Washington için El Kaide’nin Somali ayağı ve insani yardım örgütleri bölgeden çekildiler. Bunu söyleyen Amerikalı bir siyaset bilimi profesörü. Profesör bu sözleri ülkesinde değil Finlandiya’da söyledi ve Avrupa basınında haber oldu. İlginç değil mi?