Basit konuları içinden çıkılmaz hale getirmeye, kıytırık ihtilâfları yargıya taşımaya meylimiz var. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün süresiyle ilgili konu da böyle: Aylar öncesinden sürenin yedi yıl olduğunu hukuki gerekçeleriyle burada yazıp duruyorum; birkaç kez de Cumhurbaşkanı Gül’ün sorunun yasasız çözülmesi tavsiyesinde bulunduğunu hatırlattım.
İktidar partisi konuyu yasayla çözme yoluna gittiği gibi, hiç gereği yokken, yasaya cumhurbaşkanlığına yeniden aday olmayı engelleyen bir madde de ekleyiverdi.
Anayasa Mahkemesi, dün, süresini ‘yedi yıl’ olarak belirlediği Abdullah Gül’ün istediği taktirde aday olup yeniden cumhurbaşkanı seçilebileceğini de karara bağladı.
Mahkemenin kararı uluslararası teamüllere uyuyor. Fransa’da da yedi yıllığına cumhurbaşkanı seçilmiş olan Jacques Chirac’ın, sürenin beş yıla indirilmesi sonrasında yeniden aday olup bir beş yıl daha Elysee Sarayı’nda ikamete devam ettiğini de yazmıştım; herhalde unutmuş olamazsınız.
Şimdi ne olacak, ortalık karışacak mı?
Karar bir yönüyle mevcut cumhurbaşkanına yeniden aday olma hakkı tanıdığı için bugüne kadar varolan kabulleri bozuyor. Hemen herkes Abdullah Gül’ün süresinin bu yıl veya en fazla iki yıl sonra biteceği hesabını yapıyordu. Şimdi popüler bir siyaset adamının halkın beğenisi devam ederse bir beş yıl daha Çankaya’da kalabileceği durumu ortaya çıktı.
Tabii kendisi ister ve şartlar da onun görevini sürdürmesi yolunda gelişirse...
Cumhurbaşkanı Gül’ün uzun siyasi hayatı boyunca hiç kırılmamış çizgisine bakıldığında geldiği makamlara kendi arzusu ve çabasıyla yükselmediği görülüyor. Hep bir kadro/misyon adamı olarak kaldı ve yakın siyaset arkadaşlarının tercihiyle makamlara geldi. Başbakan oluşu da cumhurbaşkanlığı adaylığı da böyledir. Siyasi yasaklı olmasaydı ilk Ak Parti hükümeti Tayyip Erdoğan başbakanlığında kurulacaktı; “Ben olacağım” deseydi bugün Çankaya’da Tayyip Erdoğan oturuyor olacaktı.
Başbakanlık koltuğunu hiç yüksünmeden bıraktığını da biliyoruz.
2014’ün şartları pekâlâ onun görevine bir beş yıl daha devam etmesini zorunlu kılabilir. Anayasa Mahkemesi kararı siyasi hayatımıza böyle bir imkân sağlamış oldu...
Yedi yıl elbette uzun bir süre; bunu göz önünde tutup kararın kendisine sunduğu fırsatı değerlendirmek istemeyebilir Cumhurbaşkanı Gül ve aday olmaktan sarf-ı nazar edebilir. Ya da, ilk dönemi bittiğinde, pek çok siyasi gözlemcinin beklentisi istikametinde bir kararla, Tayyip Erdoğan’a cumhurbaşkanlığı yolunu açıp kendisi yeniden günlük siyasete dönebilir.
En baştan “Benimle ilgili bir konuyu onay için önüme gelecek bir biçimde çözüme kavuşturmayın”tavsiyesinde bulunurken, Cumhurbaşkanı Gül, sorunun yasal düzenlemeyle çözülmesinin muhalefete Anayasa Mahkemesi’ne başvuru imkânı sağlayacağını, bunun da yeni sorunlara yol açabileceğini öngörmüş olmalı.
Öngörüsü tuttu da... Bundan sonra neler olabileceği bir siyasi aktör olarak daha çok ona bağlı. İsterse cumhurbaşkanlığı için yeniden aday olabilir, ya da seçenekleri arasında günlük siyasete dönmek de bulunan aday olmama yoluna gitmeyi düşünebilir.
Konu bu kadar basittir; yeniden içinden çıkılmaz hale getirmeyelim lütfen...