Brezilya’nın en turistik kenti Rio de Janeiro... Plajları, karnavalı, futbolu, yemekleri ve tepeleriyle ünlü... Gidince Copacabana, Ipanema ve Leblon plajlarını mutlaka gezin, manzaralı tepelerine çıkın ve bilet bulursanız karnavala katılın.
Kocaman dalgalar... Kıyıya deli gibi geldiklerinde boyları 1.5-2 metreyi buluyor. Plajda fazla insan yok. Bir sürü voleybol sahası var ama çoğu boş. Hava sıcak ve rüzgarlı. Dalgalı evet. Hem de ne dalga! Tam sörflük havası ama yapan yok. Denizde de öyle... Sahilde plastik masalar. Birinin yanında hindistancevizi suyu satıcısı var. İlk kez içiyorum ya etrafa bakınıyorum. Yan masadaki genç kız suyunu içtikten sonra meyveyi satıcıya geri veriyor. Satıcı koca bir keserle kenarlardan ufak ve ucu sivri parçalar kesip meyveyi yukarıdan aşağı üç parçaya böldükten sonra geri veriyor. Durur muyum aynı şeyi ben de istiyorum, kestiği sivri parçayı kaşık gibi kullanarak jöle kıvamındaki taze hindistancevizi etini sıyırmak pek keyifli. Hindistan-cevizi suyu ‘agua de coco’ diye satılıyor. Rio plajlarında tanesi 2 real, yaklaşık 2 lira.
PLAJLARDA ZİYAFET VAR
Çıplak ayaklı bir satıcı geçiyor yanımdan. Empada satıyor. Yani Brezilya’nın minik tuzlu tartlarından. İçinde et, mısır, palmiye kalbi, tavuk veya başka harçlar olabiliyor. Minik, pofuduk bir kek düşünün, içi dolu. Bizim poğaçaları andırıyor. Farkı şekli ve harcının bolluğu. Brezilya’nın atıştırmalık yiyeceklerinden biri bu. Kimi zaman sokak satıcılarında rastlıyor, kimi zaman ufak büfelerden alabiliyorsunuz. Yanımdan geçen satıcı tanesini 50 kuruşa satıyor. Üzerinde Brezilya bayrağı olan pareolar taşıyor biri. Turistik ürünlerden... Elbette Rio’ya gelip ünlü plajlarını ziyaret etmeden dönmez kimse. Plajda ise plaj kıyafeti gerekir ve bu rengarenk pareolar da plaj kıyafetinin tamamlayıcısıdır. Bir satıcı daha, omzunda bir piknik sepeti. O da yiyecek satıyor ama ne? Diğeri gibi üzerine yiyeceğin adını ve fiyatını yazmamış. İnsan bu plajlarda karnını tamamen sokak satıcılarından aldığı yiyeceklerle doyurabilir. Tuzlu veya tatlı patlamış mısır, ‘churro’ dedikleri kızartılmış tatlı çubuklar (isterseniz içine karamel, çikolata veya hindistan cevizli yoğunlaştırılmış süt enjekte edebiliyorlar), mısır kabuğuna sarılıp haşlanmış tatlı mısır lapası (pamonha), tarçınlı tatlı mısır pudingi (curau), kavrulmuş yerfıstığı veya diğer çerezler, cuzcuz (katı bir hindistancevizi pudingi), bolo de aipim ve daha neler neler.
Saat öğleden sonra üç civarı. Plaja gelip giden birkaç kişi oluyor. Bir turist çift, fotoğraf makinelerini yere koyup poz veriyor. Kızın üzerinde biraz önca satın aldığı Brezilya bayraklı pareosu var. Bir kadın yanında getirdiği şezlonga uzanmış. Gözleri kapalı. Arkamda yürüyüş parkuru var. Zaman zaman birileri koşarak geçiyor. Ya da yürüyenleri görüyorum. Daha da arkası yol. Arabalar, otobüsler geçiyor denizle otellerin bulunduğu bina silsilesi arasından. Burası Leblon Plajı. Biraz yürüyünce ünlü Ipanema Plajı’na varıyorsunuz. Yan yanalar zaten. Tam karşıda ünlü Caesar Palace Oteli, heybetli binasıyla. Burası Leblon’a göre çok kalabalık. Güneşlenenler, pinpon oynayanlar, kitap okuyanlar... Yaz, kış farketmiyor. Rio’da hayat plajlarda yaşanıyor.
KÜÇÜK DENİZ PRENSESİ
İki kilometre uzunluğunda, beyaz kumlarıyla ünlü Ipanema’nın adı yerel halkın dilinde ‘kötü, tehlikeli su’ anlamına geliyor. Turistler için zor olsa da Riolular hangi bölgenin güvenli olduğunu bildikleri için orada yüzüyor. Dalgalar tehlikeli olabiliyor çünkü. Ipanema dendiğinde aklınıza Ella Fitzgerald’ın sesinden ünlü The Girl Ipanema şarkısı gelmiyor mu? Ben hemen bu insanı içine çeken tınıyı duyuyorum sözcüğü duyduğumda, hatta mırıldanmaya başlıyorum. Ipanema güzel, hareketli ancak yine de Rio’nun en ünlü plajı halkının ‘küçük deniz prensesi’ diye sevdiği Copacabana. Onun da şarkıları vardır, bilirsiniz. Kentin güney bölgesinde, bulunduğu semtin adını taşıyan plaj, Rio’ya gelenlerin ziyaret etmeden ayrılmadığı bir yer. Hele de yeni yılda Rio’daysınız, havai fişek gösterilerini burada izleyen üç milyon kişiden biri olabilirsiniz.
ŞEHRİ ŞEKER SOMUNU’NDAN SEYREDİN
KURTARICI İsa Heykeli’ni Rio’da hemen her yerden görmek mümkün ancak daha yakından görmek isterseniz yaklaşık 50 TL ödeyip bilet almanız ve fünikülerle Corcovado Tepesi’ne çıkmanız gerekiyor. 2007’de dünyanın yeni yedi harikasından biri seçilen heykel, denizden 710 metre yükseklikte. 1922 yılında, Brezilya’nın 100’üncü kuruluş yılı kutlamaları için yapımına başlanan heykel 1931’de açılmış. 30 metre yükseklikte, bir ton ağırlıkta, beton ve sabun taşı kullanılarak yapılan heykel, Fransız heykeltraş Paul Landowski’nin imzasını taşıyor. Bir diğer güzel tepe de teleferikle çıkılan Pao de Açucar (Türkçe çevirisiyle şeker somunu). Biri diğerinden daha yüksek olan bu iki tepeye çıkmak için de yine 50 TL’ye bilet almanız gerekiyor. Buradan manzara gerçekten büyüleyici. Tepenin adı 16’ncı yüzyıldaki şeker ticaretinden geliyor. O dönemde gemilerle Portekiz’e gönderilen şeker bloklarına benzediği için tepeye bu isim verilmiş. Kenti tepeden seyretmenin yanı sıra Corcovado ve plajları farklı bir ortamdan izlemek isterseniz Lagoa Rodrigo de Freitas’e gidebilirsiniz.
2014’TEKİ KARNAVALIN BİLETLERİ TÜKENDİ
Çevresiyle birlikte nüfusu 14 milyonu bulan Brezilya’nın ikinci büyük kenti Rio de Janeiro’ya gelen turistlerin en çok ziyaret ettiği yerler arasında teleferikle çıkılan ve neredeyse kentin tamamını görebildiğiniz Pao de Açucar Tepesi, Maracana Stadı, botanik bahçesi ve elbette Sambodromo yani samba okullarının karnavalda geçit töreni yaptığı arena var. Sambodromo, Marques de Sapucai Caddesi boyunca uzuyor. 90 bin kişi alabilen geçit alanı karnaval dönemi dışında dünyaca ünlü müzisyenleri ağırlıyorsa da aralık ayı itibariyle samba okulları çalışmalarını burada yapmaya başlıyor. “Biletimi şimdiden alıp bir Rio Karnavalı izleyeyim” diyorsanız kusura bakmayın, 9-16 Şubat 2014 tarihleri arasındaki karnavalın biletleri tükendi. Biletiniz olmasa da karnaval coşkusuna dahil olmak tabii ki mümkün, milyonlarca Brezilyalı ve turistin yaptığı gibi.
FUTBOL ARENASININ MÜZESİ
BREZİLYALILARIN futbol aşkı malum. Günün her saati, her yerde futbol oynayabilirler. Plajlar da futbol aşkından nasibini alır elbet ancak Brezilyalılar için Maracana’nın yeri ayrı. Bir zamanlar dünyanın en büyük stadyumu olan Maracana, bugün hala Güney Amerika’nın en büyük futbol arenası. Şimdilerde 2014 Dünya Kupası için yapılan hazırlıklar nedeniyle kapalı ancak stadyumun içindeki futbol müzesini ziyaret ederseniz çalışmaları da içeriden izleme şansı bulabilirsiniz. Bilmeyenler için söyleyelim. 2014 FIBA Dünya Kupası, 12 Haziran 2014’te başlayacak ve dünyanın en iyisi 13 Temmuz’da belli olacak. Brezilya Dünya Kupası’na ilk kez 1950’de evsahipliği yaptı. Bu onların ikinci tecrübesi. Bakalım 2014’te kupayı kim kazanacak?