Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından ortaokul son sınıf yani 8. sınıf öğrencilerine yönelik düzenlenen ortak sınav uygulamasının II. dönem oturumları da tamamlandı. Sınava girmeyenler için yapılacak telafileri saymazsak, öğrencilerin büyük çoğunluğu için yerleştirmeye esas puanların çoğunluğunu (%70) oluşturacak merkezi sınavlar tamamlanmış oldu. Böylece, yılsonunda karne notlarının kesinleşmesiyle birlikte herkesin liseye yerleştirme puanı ortaya çıkacak.
Şimdi, yeni sınav sistemi yani kamuoyundaki kısaltmasıyla TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğretim Geçiş) hakkında bir ön muhasebe yapmakta fayda var.
Sistemin Değerlendirilmesi
Herhangi bir yeni sistemin değerlendirilmesi, sistemin hedefleri temel alınarak yapılmalıdır:
1. Öğrenciler Üzerindeki Baskı: Yeni sistemin en başarılı olduğu alan, öğrenciler üzerinde bir sınavın (SBS) oluşturduğu baskıyı, birden çok sınavlara yayarak azaltması. Ayrıca, çocuklara tek sınavın alternatifinin sunulması da son derece insani bir uygulamadır. Böylece çocuklar, hastalık veya başka nedenlerle giremedikleri sınavların telafisine girebilmişlerdir. Bu açıdan bakıldığında, sistem başarılı olmuştur.
Sistem Üzerindeki Baskı: Yeni sistem sadece puan hesaplamaya ilişkin sınav biçimini değiştirdi. Bir başka ifadeyle, yerleştirme sistemi üzerinde herhangi bir değişiklik yapmadı. Aksine, 2010’dan beri devam eden genel liselerin Anadolu liselerine dönüştürülmesini miras aldı. Türkiye’deki bütün akademik liselerin ve meslek liselerinin bir kısmı, merkezi yerleştirme puanıyla öğrenci almaya devam edecekler. Bundan dolayı, yaz aylarında yani liselere kayıt dönemi geldiği zaman, öğrencilerin ve ailelerin iyi liselere kayıt telaşına yeniden şahit olmamız mümkün. Bu telaşın ne derece azalacağını şimdiden kestirmek mümkün değil.
Klasik sınav: Yeni sınav sistemi, 4 Eylül 2013’de ilk defa resmen tanıtıldığında açık uçlu sınavlarla yerleştirmeler yapılacağı duyurulmuştu. Ancak, böyle olmadı ve test usulü sınavlara devam edildi. Bununla birlikte, açık uçlu yerine test usulü sınavların yapılmasını, ölçme ve değerlendirme açısından önemli bir sorun olarak görmüyorum. Nihayetinde testin sağladığı çok büyük avantajlar var ve Türkiye gibi büyük bir ülkede bu tür avantajların kullanılmasını eleştirmeyi doğru bulmuyorum. Bununla birlikte, başta açık uçlu yani klasik sınavlar olmak üzere teste alternatif ölçme araçlarının araştırılması ve altyapılarının oluşturulmasının faydalı olacağını düşünüyorum.
Okulu merkeze almak: Yeni sistemin öğrencilerle okul arasındaki ilişkileri nasıl etkilediği ayrıntılı araştırmalarla ele alınmalı. Yeni sistemin amaçlarından olan öğretmenlerin rolünü etkinleştirmek, müfredatın ülke çapında eş zamanlı uygulanmasını sağlamak, öğretmenin performansını artırmak ve öğrencilerin okula devamsızlığını azaltmak gibi amaçlarını ne derece başarıp başarmadığı istatistiksel ve saha araştırmalarıyla ele alınmalıdır.
Dershaneye bağımlılık: Yeni sistemin en iddialı amaçlarından biri, okul dışı kaynaklara olan ihtiyacı azaltmaktı. Daha önce yapılan OKS ve SBS değişikliklerinde de aynı amaç söz konusuydu. MEB’in yılbaşında yayınladığı istatistiklere göre, 8. sınıf düzeyinde dershaneye devam eden öğrenci sayısında bir azalma olduğunu biliyoruz. Ek olarak, hükümetin dershaneleri dönüştürmeye ilişkin hedefleri dolayısıyla dershane sayısının azaldığını da biliyoruz. Ancak dershane ihtiyacının tam olarak azalıp azalmadığı veya ne kadar azaldığına ilişkin ayrıntılı verilere ve analizlere ihtiyaç söz konusu.
Konuya devam edeceğiz.
Gençlik Forumu
3-4 Mayıs 2014 günü SETA ve TDV Kadın, Aile ve Gençlik Merkezi işbirliğinde Kocatepe/Ankara’da TDV Konferans Salonunda “Gençlik Forumu” düzenliyor. Forumda din, değerler, eğitim, istihdam, siyaset, medya ve sivil toplum konuları gençlik ekseninde tartışılacak. Çok sayıda araştırmacı, yazar, aktivist ve gazeteci konuşmacı olacak. Ayrıntılı bilgi için:http://genclikforumu.net/