Bugün TEOG günü. Temel Eğitimden Orta Öğrenime Geçiş sisteminin bir parçası olan sınavın ikincisi yapılacak. Bir ölçüde ilk yazımı zorunlu olarak bu konu hakkında yazma ihtiyacı hissettim. Yaklaşık 1 milyon 283 bin öğrenci sınava giriyor. Bu öğrencilerin ailelerini düşünün. Çocukları lise eğitimini nerede ve nasıl alacak, tek düşünceleri bu. Yani nereden baksan 3-4 milyon velinin ilgi odağı olan bir sınav bu.
LGS, OKS, SBS vs çeşitli sınavları deneyen MEB, en son bu sistemde karar kıldı. TEOG ile Bakanlık; okul, öğretmen ve öğrenci ilişkisini güçlendirmeyi, öğretmenin ve okulun rolünü daha da etkin hale getirmeyi ve özellikle tüm ülkede müfredatın eş zamanlı uygulanmasını amaçladı. Bu sistemle çocuklar, dershaneye mahkûm olmaktan kurtuldu. Bu nedenle şu ana kadar uygulanan sistemlerin en doğrusu gibi görünmektedir.
MEB ile Gençlik ve Spor Bakanlığı bir protokol hazırladı. Protokole göre 5’inci sınıfa gelen tüm öğrencilere yetenek sınavı uygulanacak. Sınav sonucu 5, 6, 7. sınıfta öğrenciler yetenek ve ilgi alanına göre eğitim görecekler, 8. sınıfta ise bu yetenekleri doğrultusunda yönlendirilecekler. Amaç; gençliğin beden ve ruh sağlığının üst düzeyde tutulması, spor, sanat alanlarında yeteneklerinin keşfedilmesi ve öz güvenlerinin arttırılmasıdır. Anlaşılan bu da TEOG sisteminin içine girecek. TEOG sisteminin içinde bilim alanında ve uluslararası proje yarışmalarında ödül almış öğrencilere ek puan veriliyordu. Bu çalışmayla birlikte bilimin yanında spor ve sanat da teşvik edilmiş olacaktır.
Orta öğrenime geçişte, birçok eğitimci, sınav yerine yönlendirme yapılmasını savunurlar. Bu tezlerini desteklemek için de hep Almanya’yı örnek gösterirler. Yukarıda TEOG’a girecek öğrenci sayısını verdim. Bu kadar öğrenciyi sadece yönlendirmeyle okula yerleştirmek mümkün müdür? Türkiye Avrupa ülkelerine benzemez. Avrupa ülkelerinde bir şehirden bir şehre yoğun bir göç yoktur. Bir yerleşim bölgesinde okul sayısı, öğrenci sayısı, öğretmen sayısı kolay kolay değişmez. Bu durumda planlama çok kolaydır. Hepsinden önemlisi de Batılı robot gibi kurulmuştur. Düzen ve disiplin vardır. Kurallara uyarlar. Okulun yönlendirmesine itiraz etmezler. Yönlendirmenin kendi çocuklarının mutluluğu için yapıldığını bilirler. Bizde öyle mi! Herkes her şeyi uzmanından iyi bilir! Hele konu eğitimse “eğitimle alakası olmayan bir yığın kerameti kendinden menkul koçlar” vardır. Zaten bütün veliler ayrıca eğitim uzmanıdır! Yani yönlendiremezsiniz. Bu durumda sınav kaçınılmaz. Önemli olan, çocuklarımızın geleceğini sadece sınava bağlamamak. Okulun, öğretmenin etkisini tamamen ortadan kaldırmamak. Sınav devam ederken de çocuklarımızın öz güvenini arttıracak, yeteneklerini tespit edip buna göre yönlendirmemizi yapacak sistemleri oluşturmamız gerekiyordu. Eğer doğru işletilebilirse TEOG bu açıdan önemli bir sistem.
Sınav kaçınılmaz ise yapılacak iş, sınavların içeriğini bilgiyi ve beceriyi ölçecek şekilde düzenlemektir. Yıllardır bütün eğitimcilerin dileği sınavların sadece sıralama görevi yapmamasıdır. Çocuklarımızın bilgi, beceri ve yeteneklerini ölçen sorular sormak çok önemli. Düşündüren, yorum yaptırabilen sorular sorabilmeliyiz. Çoktan seçmeli soruların yanında mutlaka açık uçlu sorular da olmalıdır. Çoktan seçmeli sorular bilgiyi, açık uçlu sorular beceriyi ölçer. Çocuklarımızı hayata hazırlarken her ikisi de çok önemlidir. Bu nedenle sınavın içeriği hayati önem taşımaktadır.