VATANI özgürleştirene kadar direnmeye devam edecek olan Filistin, İngiliz mandasından beri işgal altında nedeyse 100 yıl oldu. Filistin, yeryüzünde hala işgal altındaki son yer ve bunun bitmesi gerekmez mi? Gazze’ye uygulanan ablukanın kaldırılması ve artık bütün sorununun kökenindeki işgali bitirmenin de zamanı geldi. 2000’den fazla ölü ve 10.000’den fazla yaralı ve ölenlerin yüzde 80’i kadın ve çocuk, yani bin 600’den fazla kadın ve çocuk öldü. Dünya bu zulme seyirci kaldı, görmezden geldi, sustu, geçiştirdi veya geçiştirdiğini sandı. Gazze’ye uygulanan ablukanın kaldırılması ve artık bütün sorununun kökenindeki işgali bitirmenin de zamanı geldi.
Dili, dini, ırkı her ne olursa olsun zalim her yerde zalim, zulüm her yerde zulümdür. İnsan hakları adlı kavram devletlerin ve kurumların işine geldiğinde uygulayacağı işine gelmediğinde ise görmezden geleceği bir kavram değildir. İnsanın hakkı vardır ve bu hak tüm insanlar için geçerlidir. Kendini bilen ne zalimin ne de zulmün yanında durmaz. Bir balina için (ki oda gerekli) ayağa kalkan dünya nasıl da sustun Gazze’de Mymar, Mısır, Suriye ve Afrika’da. Bu nasıl bir İnsan haklarıymış ki işine geldiğine işliyor da işine gelmedi mi susuyorsun? Olaylar karşısında verilen tepkilerde ve duruşlarda gerçek niyetler nasıl da ortaya çıkıveriyor.
Bu zulme susanlar veya susması öğütlenenler, kandırdığını sananlar veya onların etrafında halka oluşturanlar, gizli ittifaklarında neyin ve kimin ne olduğunu bilirler de gizlemeye gayret ederler veya gizlediklerini sanırlar. Bu nedenle kimsenin arkasına körü körüne takılmamak gerekir. Akıl, mantık ve vicdanımızı kimseye rehin vermeden sormalı ve sorgulamalıyız.
Hakikati bulmak için tüm aradığın sende varken. ALLAH CC. bize kılavuz olarak hidayete ermemiz için kutsal kitabımız Kuran-ı Kerimi ve yaşayan Kuran Hz. Muhammed (sav) örnekliğini göndermişken daha ne ararsın? Bunları bırakıp araya başkaları sokulur mu? Akıl, mantık ve vicdan başkalarına rehin edilir mi?
Bu kainat kitabında her an bir ayet ve her gün bir doğuş her dem bir uyanış. Amaç selim bir akıl ve selim bir kalp ile ifrat ile tefrit arası dengede, duyguları temiz düşünceleri temiz ve davranışları temiz, olgun ve kamil birer mümin Müslüman kul olmak. Her an bu kemalatla yaşama gayreti içinde bulunmak ve düşman bile olsa kimsenin onur ve haysiyetine dokunmamak.
Çıkar hesapları yapmadan hakikatin peşinde koşmak gerekmez mi? Bu yarışa birçok insan başlar ama hedefe varmayı başaranlar samimiyet ve teslimiyetle ALLAH’ın ipine sarılanlardır ve kazananlarda onlar...