Türkiye büyük bir değişim dönüşüm yaşıyor. Yaşlanan Avrupa karşısında Türkiye’nin genç nüfusa sahip olması bir avantaj oldu. Ancak bu genç nüfusun dünya ve ülkemizin gelişen ihtiyaçlarına ve mesleki alanlara göre eğitilmesi büyük önem arz ediyor.
Türkiye’de yeni üniversitelerin kurulması sürecinde, üniversite eğitimi almak isteyen genç nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak yanında, yeni kurulan üniversitelerin, dünyanın ve ülkemizin gelişim sürecinde ihtiyaç duyduğu alanların göz önünde bulundurulması önemli bir gereksinimdir. Bu nedenle üniversitelerin kuruldukları ülke ve şehirlerde, o bölgenin sosyo-ekonomik hayatına önemli etkiler yapmayı temel hedef olarak belirlemelidir. Bugün ülkemizin tabela üniversitelere değil, tematik üniversitelere çok ama çok büyük ihtiyacı vardır. Şu an Türkiye’de üniversite sayısı 170’i aşmış durumda. Ancak akademisyenler Türkiye’nin ihtiyacının 200 olduğunu belirtiyorlar. Bugün ülkemizde üniversite mezunu işsizlerin yüksekliğine bakınca, ‘üniversite mezunu olmak çözüm mü?’ sorusu da sorulabilir. Tartışılması gereken, daha fazla sayıda üniversite mezunu gerekliliği değil, çağın gerektirdiği ve ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağını yetiştirmektir. Bunun içinde butik ve tematik üniversiteler kuşağı oluşturmak önemli bir ihtiyaç haline gelmiştir.
Şunu da ifade etmek gerekirse, Türkiye’nin temel bilim alanlarında iyi yetişmiş bir hekim, bir mühendis gibi sosyal bilim alanlarında da toplumu ve bireyi iyi anlayan, felsefeci, sosyolog gibi çok iyi yetişmiş insan gücüne ihtiyacı var. Bu nedenle sadece temel bilim alanlarında değil, sosyal alanlarda da branşlaşmış üniversitelerimiz olmalı. Tıp, mühendislik, edebiyat, sosyal bilimler, hatta sanat alanlarında uzmanlaşmış tematik üniversitelere ihtiyacımız giderek artıyor. Ülkemizde tematik üniversite sayısında yeterli olmasa da önemli gelişmeler yaşanıyor. Son yıllarda özellikle YÖK’ün de teşvik etmesi ile birlikte tematik üniversite modeline karşı vakıf ve özel üniversitelerin ilgisinin artmasını, yeterli olmasa da olumlu bir gelişme olarak görmek gerekir.
Ülkemizde bu alanda en önemli gelişme ise sağlık alanında eğitime yapılan yatırımlarda görülüyor. Sağlık Bakanlığı’nın ‘2023 Vizyonu’ çerçevesinde insan kaynağı planlaması çalışmalarına göre; 100 bin doktor, 180 bin hemşireye ihtiyaç duyduğu göz önüne alındığında bu alanda ki tematik üniversitelere, ülkemizin duyduğu ihtiyaç daha iyi anlaşılacaktır. Başta doktor ve hemşire olmak üzere sağlıkta çok büyük bir insan kaynağı eksikliğinin olduğu anlaşılıyor. Bu planlamada duyulan mesleki ihtiyaçları iyi okuyan özel ve vakıf üniversiteleri de bu alanda ciddi yatırımlar yapmaya başladı. Şifa Grubu da sağlık üniversitelerine yatırımlarıyla dikkat çekmeye başladı.
Şifa Grubu ve sağlıkta tematik üniversiteler
Şifa Grubu sağlık alanında tematik üniversite örneklerinden birisini hayata geçirdi. Şifa Sağlık Grubu, Türkiye’nin ilk butik üniversitelerinden birisi olan Şifa Üniversitesi’ni kurdu. Şifa Sağlık Grup Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ateş’e tematik üniversitelere bakışını soruyorum. Ateş Hoca İzmir’in tematik üniversite ihtiyacına dikkat çekerek, “Aslında Türkiye olarak 40-50 bin nüfuslu üniversiteler yerine, ihtiyaca göre temel ve sosyal alanlarda branş üniversiteleri ülkemizin gelişimine daha büyük katkı sağlar” görüşünü dile getiriyor.
Prof. Mehmet Ateş; artık bütün dünyanın tematik üniversitelere yöneldiğini, kendilerinin de bu anlayış içinde yatırıma yöneldiklerini belirterek, Şifa Sağlık Grubu’nun sağlığa ve sağlık eğitimine üç yılda 45 milyon dolarlık yatırım yaptıklarını yeni yatırımlarla birlikte, bu rakamın 2016 yılına kadar toplam 90 milyon doları bulacağını açıklıyor.
İzmir’de olmadığı için tematik bir üniversite kurduklarını anlatan Prof. Dr. Mehmet Ateş, “Diş Hekimliği, Tıp ve Sağlık Bilimleri fakültelerimiz gibi bundan sonra da yapacağımız tüm sağlık yatırımlarımızla tematik üniversite anlayışına öncülük ediyoruz. Şu anda Türkiye’de sağlık üniversitelerinde önemli bir örnek olduğumuzu düşünüyorum” diyerek de ekliyor.
Dünya ve ülkemizde çeşitli mesleklerin arz talep projeksiyonlarını dikkate alarak yapılacak yatırımlarla kurulacak tematik üniversiteler sadece Türkiye’de değil, ülkemizin hinterlandı ve dünya içinde bir çekim alanı oluşturabilir.