Yanlışa,
Haksıza,
Zalime,
En büyük mücadele..
En büyük direniş…
En sıkı, en kuvvetli isyan…
Dimdik ayakta olmak,
Aklı başta, zihni güçlü, fikri sağlam olmak.
***
Haksız ve zalim bir güçlü gelip de dövdüğünde birini;
Onun gözyaşları ne yediği dayağadır, ne canının acısına.
Gözyaşlarının tek sebebi güçsüzlüğünedir. Çaresizliğine…
***
Biz üretmedikçe, kurak toprağı yeşertmedikçe…
Teleskopla alemleri, mikroskopla mikroalemleri değil de kapı deliğinden komşumuzu gözetledikçe…
İçimize, işimize kapanıp günü gece, geceyi gündüz etmedikçe…
Bizden olmaz, biz yapamayız, biz beceremeyiz zihniyetine veda etmedikçe…
Birer birer gidecek elimizden kutsal saydıklarımız.
***
Şimdi hiçbirimizin yeterince hakkı, yüzü yok Kudüs için isyana…
Zira göz göre göre, adım adım, an an, gün gün geldi yaklaşmakta olan.
***
Sigara içer gibi kaybediyoruz elimizdekileri
İçerken “çek, bir şey olmaz”
Mutluyken keyiften iç bir tane, mutsuzken kederden...
Bir taneden zarar gelmez,
Bugün de içelim, yarın bırakırız…
Akciğerler iflas edince ise bin pişmanlık.
***
Kimse kusura bakmasın.
İsrail’den, Birleşik Devletlerden, Trump’tan Netenyahu’dan şikayet etmek korkaklıktır.
Oturduğu yerden tweet atarak gönlünü ferahlatan, “oh vazifemi yaptım” demek öğrenilmiş çaresizliktir.
İsrail’in görevi İsrail’liğini yapmaktır. Amerika Birleşik Devletleri’nin görevi de kendi işini.
Bizim sorunumuz onların kötülük üretmesi değil, bizlerin, İslam aleminin bunu önleyecek kadar gücünün, kuvvetinin, kudretinin olmamasıdır.
Yoksa İsrail’i protesto etmek, hatta bunu da ardında ciddi bir Yahudi sermayesi bulunduran Twitter üzerinden, kendisi de bir yahudi olan Zuckerberg’in Facebook’u üzerinden yapmak şaşkınlığına düşer dururuz.
“8 milyonluk İsrail için, 1,5 milyar Müslüman Ebabil bekliyorsa; Ebabiller gelse İsrail'i değil bizi taşlar.” Prof. Dr. Necmeddin Erbakan