-NEW YORK-
Türkiye'den de biliyorum: Büyük ve iddialı ülkeler dostsuz kalamıyor, sevilmediklerini anladıklarında huzursuz oluyorlar... Yalnızlık, onlar için, mutlaka doldurulması, telafi edilmesi gereken bir boşluk...
Buna son örnek Türkiye değil, ABD... Bölgede kendisinden esirgenen dostluğu, bir süreden beri hiç iyi geçinmediği bilinen bir ülkeyle doldurmak için yoğun çaba sarf ediyordu Washington; sonunda 1979'dan beri doğrudan ikili görüşmesi olmayan İran'la bunu başarmışa benziyor...
İran'ın yeni seçilen Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile Birleşmiş Milletler koridorlarında karşılaştığında veya verdiği davete geldiğinde el sıkışmayı planladığı duyulmuştu Barack Obama'nın; yakınlaşma tesadüfi buluşmalarla değil, daha doğrudan gerçekleşti: Ruhani İran'a dönmek üzere havaalanına giderken Obama'dan telefon geldi...
15 dakikalık görüşme'tarihi' sonuçlar doğurabilir...
ABD ve İran aralarına karakedi girmesine sebep olan son soğukluğu gidermek için çaba gösterecekler...
Seçilir seçilmez Washington'un kulağına hoşgelen mesajlar veren Cumhurbaşkanı Ruhani aracılığıyla, İran, istediği sonucu elde etmiş oldu...
Nasıl Suriye'de 100 bin kişinin canını alan, milyonları evsiz-yurtsuz bırakan Baas vahşetini yalnızca kimyasal silah boyutuna indirgeyebilmişse, şimdi de İran'la 30 yıldan fazla sürmüş ve yol boyu pek çok rahatsızlıklarla şiddetlenmiş olan kötü ilişkilerini nükleer çalışmalara indirgeyebildi ABD...
Nihai amacıne olabilir Washington'un? El-Kaide ve benzeri 'terör' örgütlerini içinden çıkaran Sünni blokla yollarını ayırıp Şii dünyasıyla yakınlaşmak mı? Bazılarına bu ihtimal fazla hayal ürünü görünebilir; ancak bilesiniz diye kayda geçiriyorum, bir süredir buralarda zihin cimnastiği yapılan bir konu bu...
Böyle bir ihtimal, bölgede İran'la hep soğuk ve mesafeli duran Körfez ülkelerini karşısına alma ihtimalini güçlendireceği için, ABD'nin bu yola başvurması bölgedeki dengeleri kökten değiştirebilecektir.
Zor bir tercih bu...
İran'ın dostluğu Washington'a başka stratejik kolaylıklar getirebilir elbette; ama bu yakınlaşmadan esas çıkar sağlayacak olan Tahran olacak... Uzun yıllardır ABD'nin hışmı yüzünden can acıtıcı ambargolara muhataptı İran; doğal kaynaklar zenginliğinin keyfini çıkaramıyordu. Ayrıca, nüfuz alanı mücadelesinde bölge ülkelerinden çok ABD'nin varlığını karşısında buluyordu.
Her iki noktada biraz yumuşama bile İran'ı rahatlatacak, önünü açacaktır...
'Güle güle' deme amaçlı bir telefon görüşmesi bu kadar önemli sonuçlar doğurur, tarihin seyrine aykırı gelişmelere kapı aralar mı? Aralayabilir. ABD'nin 'düşman' saydığı Çin'le yakınlaşması bir tenis karşılaşmasına çok şey borçlu...
Yakınlaşmanın nereye kadar varacağını önümüzdeki günler gösterecek...
Acaba Türkiye bu tablonun neresinde?
Ülkemizin ABD açısından her bakımdan vazgeçilemez bir müttefik olduğu kesin; iki ülke bir değil pek çok uluslararası ittifak içerisinde... Eğer olursa, İran'la yakınlaştı diye ABD'nin Türkiye ile kötü olması herhalde gerekmiyor. Ancak iki ülkenin doğrudan görüşebilmesi, Türkiye'nin ara sıra da olsa kullandığı bazı kozlarını zayıflatabilir...
Telefon diplomasisi, kartların yeniden karıştırılmasını gerektirecek bir gelişmeye dönüşür mü dersiniz?