Antalya'da büyük bir tehlike atlatıldı. Sonuç daha ağır olabilirdi. Önemli bir kurtarma operasyonu izledik. Emeği geçenlere minnettarız. Olay soruşturuluyor. Sorumlular, hatalar, ihmaller ortaya çıkacak. Bu bağlamda hem kazaya maruz kalanlara bilgi vermek hem de kamuoyundaki kafa karışıklığını gidermek için meseleyi hukuki açıdan değerlendirmek istiyorum. Bu değerlendirmeler ile sadece teleferik kazası özelinde bilgiler vermiş olmayacağım. Belediyelerin ve belediyeye ait şirketlerin sebep olduğu zararlara dair genel durumu izah etmiş de olacağım.
Belediyelerin görevleri
Belediyeler hizmet alanı içinde birçok konuda yetkililer. Bu yetki beraberinde sorumluluk getiriyor. Bugün konumuz teleferik olabilir ancak belediyelerin taşkın, karla mücadele, ulaşım vb konularda sorumlulukları hakkında daha önceki yazılarımda yer vermiştim. Benzeri durum burada da geçerli...
Teleferik ulaşım veya turistik (yani eğlence vergisine tabi) maksatlı olabilir. Her ikisinde de görev belediyede. Ancak bunu "kamu hizmetlerini gördürme usulleri" çerçevesinde sözleşme bağıyla özel şirketlere devredebiliyorlar. Anet Antalya İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş., Antalya Büyükşehir Belediyesinin bir iktisadi teşekkülü. Büyükşehir, teleferik konusunda Anet firmasına görev ve sorumluluk vermiş. Bunun hukuki alt yapısında, şartları düzenleyen bir sözleşme bulunuyor ki bu belediye ile şirketin iç ilişkisi, zarar görenleri çok da ilgilendirmiyor...
Tazminat sorumluluğu
Hukuka göre kusuru olan zararı öder. Ancak bunun bazı istisnaları vardır. Bazı durumlarda kusur kendisinde olmasa da birtakım kimseler sorumludur. Bir kimsenin çalıştırdığı işçinin verdiği zarardan işveren sorumludur mesela. Yine şehirler arası otobüs kaza yapar ve yaralanma söz konusu olursa otobüs firması "işleten" sıfatı ile muhataptır. Bu olayda da durum böyle işleten sıfatı ile Anet firması doğan tüm zararlardan birinci derece de sorumlu. Bu bağlamda belediyenin sorumluluğu da akla gelebilir ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2021 yılında verdiği bir kararla Anet'e doğrudan dava açılması ve talepte bulunulması da mümkün.
Ceza soruşturmaları
Ceza soruşturması, ortada bir suç olup olmadığını, failin kim olduğunu tespit etmeye çalışır. Bu olayda bir ihmal olduğu çok net. İhmalin boyutu ne düzeyde, bunu bilirkişilerce hazırlanacak raporla anlayacağız. Bilirkişi heyetinde makine ve inşaat mühendisi, iş güvenliği uzmanı ve hukukçu isimler bulunur bu tür dosyalarda.
Nitekim çıkan ön rapora bakınca bu kimselerin düzenlediğini görüyoruz. Rapor özetle bakım ve tedarik konusunda ihmaller olduğunu, değişmesi gereken parçaların değişmediğinden bahsediyor. Ortada bir kast olmadığı açık. Taksir veya ihmal sorumluluğu var. Süreci hep birlikte göreceğiz.
Tutuklama kararının verilmesi tartışıldı. Ancak bu tip durumlarda sadece ölü sayısına değil yaralı sayısına da bakılıyor. Özellikle ön raporun dikkate alınması zorunluluk arz ediyor. İşaret ettiği durum (ve kimseler) tutuklama kararına etken.
Şimdiki aşamada ise iddianame hazırlanacak ve dava açılarak ceza yargılaması başlamış olacaktır. Ceza yargılamasının yaptığı tespitler, gerçek fail kim sorusunun cevabını da içerecek. Zira tanıkların dinlenmesi veya başka bulgular ile sorumluluk zinciri genişleyebilir.
İdari yönden ne yapılacak...
Konunun bir de idari yönü var... Bu anlamda büyükşehir belediyesinin teftiş kurulunu harekete geçirilmesi ve idari bir soruşturma ile kusuru olan belediye personelini tespit etmesi gerekiyor... Bunun yanında Anet şirketinin de kendi içinde bir soruşturma ile hangi çalışanlarının sorumlu olduğunu tespit edip savunmalarını alıp işyeri disiplin kurallarını uygulaması yerinde bir adım olacaktır.
Kabaca bu üç ayak üzerine oturan hukuki sürecin bir de rücu yönü var. Buna göre zararı tazmin eden Anet firması, sorumlu olan çalışanlarına kusurları oranında ödediği tutarı rücu edip, firmaya ödenmesini isteyebilir.
Bu olaya maruz kalan vefat eden ve yaralananların yanında saatlerce orada bekleyen kimselerin de maddi ve manevi zararının olduğu çok net. Bu kimselerin de tazminat hakkı olduğunu belirtmek isterim.
Vefat edene rahmet ve ailesine sabır, yaralılara acil şifa diliyorum. Mahsur kalanlara geçmiş olsun diyorum. Unutmamak lazım, "bir gram tedbir, bir kilo tedaviden iyidir" (B.Franklin).