Tek-parti iktidarında CHP’nin önde gelen yöneticilerinin, ‘devlet büyükleri’nin fotoğrafları da mesele olmuştu bir ara…
İlk kez “Türkiye’de Millî Şef Dönemi (1938-1945)” kitabımı yazarken fark etmiştim: O zamana kadar kimsenin aklına gelmeyen bir mesele gündeme gelivermişti işte… Özetle; Başbakan İsmet Paşa’nın bu görevden uzaklaştırılmasından sonra, resimlerinin ve fotoğraflarının ne olacağı sorusuydu bu…
İSMET PAŞA’NIN RESİMLERİ NE OLACAK?
1937 yılının son günlerinde CHP Genel Başkan vekili olan Celâl Bayar, ki artık aynı zamanda Başbakandı, yayınladığı genelge ile bu meseleyi çözmeye çalışmıştı:
“İşgal ettiği makamlardan ziyade yurduna ve ulusuna yaptığı hizmetlerle, inkılâp ricalimiz arasına girmiş olan İsmet İnönü’nün, parti teşkilâtı ve Halkevi binalarında resmine gösterilen hürmet ve itibarın, eski gibi devam etmesi tabiîdir. Bu resimlerin, yalnız mevki ve makam icabı asıldığı zehabı ile indirilmiş olanları varsa, eski yerlerine konulması lüzumunu bildirir…”
Genelgeden anlaşılan, bazı yerlerde, CHP ile Halkevi binalarında İnönü’nün resimlerinin kaldırılmış ya da kaldırılıyor olmasıdır ki; bu tutum genelge ile engellenmek isteniyordu. Ancak resmî devlet dairelerinin genelgenin dışında tutulması dikkat çekicidir. İnönü’nün resmî devlet bulunan resimlerinin ise, kaldırılıp kaldırılmadığına ilişkin herhangi bir bilgiye rastlayamadım.
O kadar ki; Âsım Us bile, hatıra notlarında şöyle yazmaktan kendisini alamayacaktır: “Başvekillikten çekildiği zaman İsmet İnönü’nün resimleri bir mesele olmuştu. Hatta Ankara’da köşe başındaki fotoğrafçı dükkanındaki resimleri kaldırılınca, gençler, dükkâncıyı asmaya mecbur etmişlerdi.”
BAYAR’IN FOTOĞRAFLARI
Başbakan olmasından birkaç ay sonra bu kez de Celâl Bayar’ın fotoğrafları parti ve Halkevleri’ne asılmaya başlanmıştı. 6 Nisan 1938 tarihli bir CHP genelgesinde; Bayar’ın “parti örgütleri ve Halkevlerimiz için lütfen imzalayarak hediye buyurdukları fotoğraflarından (…) tane”nin postaya verildiği ‘müjde’lenmişti! Bu konuda 1936 ve 1937 yıllarında iletilmiş iki genelgeye dikkat edilmesi özellikle tembih edilmişti. Maalesef bu genelgeler elimde bulunmamaktadır.
İNÖNÜ CUMHURBAŞKANI OLUNCA…
Politika hayatı, iniş çıkışlıdır. Başbakanlıktan uzaklaştırılan İnönü, aradan geçen bir yıldan biraz daha uzun bir zaman sonra, Cumhurbaşkanı olduğunda, elbette rüzgârın da yönü değişecektir. Bu rüzgârın yönünü de yine eski yazışmalardan izlemeye ne dersiniz?
1940 yılının Şubat ayı geldiğinde ise; bu kez Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel, Başbakanlığa yazdığı bir yazıda; “Sayın Millî Şefimiz Reisicumhur İnönü’nün Türk ressamlarına yaptırılıp, Cumhuriyet Halk Partisi tarafından bastırılan resimlerinden” bakanlığa bağlı “daire, müessese ve her derecedeki mekteplerimiz için, 1,22x0,85 ebadındakilerden 300; 0,50x75 ebadındakilerden 7.500 ve 0,38x0,53 ebadındakilerden de 12.200 olmak üzere; 20.000 resme ihtiyaç” olduğunu belirtiyordu.
“Partiden bildirildiğine göre; bir resmin bedeli 160 kuruştu.” Toplam masraf tutarı ise, 32.000 liraydı. Bu tahsisatın 1940 bütçesinde Başbakanlık ya da Maliye Bakanlığı için ayrılması isteniyordu.
Bu kez de Maliye Bakanı Fuat Ağralı; Nisan ayında, Millî Eğitim Bakanlığı’nca satın alınacak resimler hakkında Başbakanlığa hitaben kaleme aldığı yazısında; bakanlığa bağlı “muhtelif daire, müessese ve mektepler için satın alınacak 20.000 adet Reisicumhur İsmet İnönü’nün resmi bedeli olan 32.000 Lirayı karşılamak üzere” bir miktar tahsisat talebine yanıt veriyordu.
Millî Eğitim Bakanlığı’nın talebi incelenmişti. Fakat bakanlığın bu yönde bir tahsisatı bütçede bulunmadığından; bakanlığın bütçesinin TBMM bütçe komisyonunda görüşülmesi sırasında, “muvafık ve müsait tertiplerinden aynı miktar tahsisatın tenzil edilerek, mefruşat tertiplerine vazı hususunun teklif ve temin edilmesi” gerekiyordu. Başbakanlık ise, kısa bir süre sonra, Maliye Bakanlığı’nın önerisinin uygun olduğunu bildirecek ve bu yolda muamele yapılmasını isteyecektir.
HASAN ÂLİ YÜCEL’İN TALİMATNAME PROJESİ
İnönü’nün Cumhurbaşkanı olmasından bir yıl sonra; Başbakanlığa hitaben kaleme aldığı bir yazısında, Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel, yine aynı hassas meseleye dokunuyordu. Buna göre; İnönü’nün CHP tarafından “üç boy üzerine bastırılmakta olan resimlerinin, yüksek millî ve temsili kıymetleriyle mütenasip olarak resmî dairelerle muhtelif müesseselerin nerelerine, ne suretle asılacağının muayyen esaslar dairesinde bir talimatname ile tesbiti”ne gerek görülmüştü.
Eğer Başbakanlık da uygun görürse; çeşitli bakanlık temsilcileri ile CHP temsilcilerinden oluşan bir komisyonda, konunun görüşülmesi ve sonucun da bir talimatname ile saptanması yerinde olurdu. Bu konuda Başbakanlığın görüşü talep ediliyordu. Başbakanlık da talimatname projesini yerinde görmüştü. Komisyon için Millî Eğitim Bakanlığı’ndan bir temsilci istenmişti. Ayrıca Dışişleri Bakanlığı protokol dairesinden de bir temsilci rica ediliyordu. Yücel, bakanlığını temsilen Cevat Dursunoğlu’nu görevlendirmişti.
Dışişleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu da, durumu yeterince ciddîye almıştı besbelli… Çünkü, o da, acele bir şekilde, “ecnebi memleketlerde devlet reislerinin resimlerinin sureti taliki hakkında” bir talimatname olup olmadığını soruşturmuştu! Berlin, Roma, Atina Büyükelçiliklerinden gelen bilgiye göre; bu konuda bu ülkelerde bir talimatname mevcut değildi. “Bunların binaların nevine ve hususiyetine nazaran en yüksek ihtiram mevkiine asılması usûlden bulunduğu” bildirilmişti.
Saraçoğlu, bu durumda; bir talimatname hazırlanmasına gerek olmadığını, ilgili yerlere bu durumun bildirilmesiyle yetinilmesini öneriyordu. Zaten Dursunoğlu da bu öneriye katılmıştı. Kasım sonlarında başlayan yazışma trafiği, Şubat başında tamamlanmıştı! Resim asılmasına dair bir talimatnameye ihtiyaç görülmemişti!
Beden terbiyesi de teyakkuzda!
Genel Müdür Tümgeneral Cemil Tahir Taner de, 1939 yılının yaz aylarında Başbakanlığa yazdığı yazıda; “genel direktörlüğümüzde müdüriyet odalarına ve bürolara konmak üzere Ebedî Şef Atatürk ile Millî Şefimiz İsmet İnönü’ye ve sayın Başvekilimiz Dr. Refik Saydam’a ait fotoğrafların ebatları ile” satın alınacak “yer hakkında verilmiş bir karar varsa” kendilerine bildirilmesini istiyordu. Başbakanlık da; İnönü’nün portrelerinin CHP tarafından yaptırılmakta olduğunu ve kendilerine ulaştırılacağını bildirmişti.