Geçtiğimiz günlerde bir kelime belleklerimize kazındı. Yabancı dilde bir kelime olan 'pager' Türkçe'ye 'çağrı cihazı' olarak çevriliyor ama bu sefer bir 'terör' eyleminin çağrısına aracılık etti ne yazık ki.
'Tekno Şeytanlık' denebilecek kadar akla gelmeyecek türde bir terör eylemiyle tanıştı dünya. İlk önce 'pager' yani çağrı cihazları patladı insanların ellerine, ceplerinde. Herkes bunun nasıl, hangi yolla yapıldığını konuşurken saldırıların bu kadarla kalmadığı ve kalmayacağı birbiri ardı sıra 'patlayan' telsizler ile anlaşıldı: Dile kolay, 5000 kişinin öldürülmesi elektronik cihazlar tabanlı bir terör saldırısıyla öldürülmesi hedeflenmiş. Tabii yer Lübnan olunca olağan aktörler Hizbullah, İran ve İsrail oldu.
Lübnan Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan 8 ölü 300 yaralı olduğu açıklaması geldikten sonra ellerinden ve yüzlerinden yaralananların tedavi için uçakla İran'a götürüldüğü görüntüleri geldi.
Mevcut paradigmayı toptan değiştiren bu 'tekno şeytanlık' öyle bir konu ki hakkında pek çok tevatür üretildi. Gerek üretim yeri yanında sürecinde donanım mı yazılım tartışması, gerekse ithal edildiği ülke ve tabii düzenek hakkında öyle veriler düştü ki, hangisinin 'dezenformasyon', hangisinin 'veri' olduğunu ayırmak gerçekten çok güç.
Asimetrinin en uç örneklerinden birini oluşturan bu 'tekno şeytanlık' kesinlikle yeni bir dönem başlattı ancak çatışmanın siber ve reel dünya kesişim kümesinde bu kadar net bir şekilde kendini var ettiği başka bir eylem olmamıştı. Dolayısıyla mevcut yasal düzenlemeler bu tür 'hibrit' olaylarda ne kadar etkin işte orası tartışılır.
İrlanda, bu saldırılarla Cenevre Sözleşmeleri'nin ihlal edildiğini söyleyince insan soramadan edemiyor; Gazze'de 7 Ekim'den bu yana yaşananlar artık sayılamayacak kadar şekilde Cenevre Sözleşmeleri'ni ihlal olmasına rağmen önlenemezken bu saldırı ile ihlal edilmesi acaba ne kadar güncellenmesi için 'farkındalık' oluşturma kapasitesine sahip olacak?
Lübnan'daki bu patlamalar insanları öyle 'terörize' etti ki cep telefonlarının pillerini çıkarmaya ve çalan telefondan korkmaya kadar gitti dehşetin vardığı yer. 'Boyut ve kapsam olarak az bir şiddetle daha büyük bir kitlenin dehşete düşürülmesi' olan terörizmi anlatabilecek bu 'tekno şeytanlık' eğer önü alınmazsa varabileceği yerler gerçekten korkutucu, son zamanlarda artan 'teknoloji' ne kadar hayatımıza 'hükmetmeli' tartışmalarını yeniden alevlendireceği aşikar.
Ancak Türkiye gibi 'tedbir' anlamında 'Siber Güvenlik Teşkilatı' kurulmasından 'yerli ve milli' teknolojilerin geliştirilmesine kadar geniş bir yelpazede siber uzay ve yapay zeka ulusal politikası oluşturma hamleleri de yapıcı hamleler olarak karşımıza çıkıyor. Uluslararası sistem düzeyinde de bu tür adımlar atılmazsa 3. Dünya Savaşı tartışmalarına 'tekno şeytanlık' da dahil olacak gibi görünüyor.