Birlikte NATO üyesi olmamıza rağmen, ABD, Türkiye’ye müttefik gibi değil, hasım gibi davranıyor.
Son olarak CAATSA (ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası) üzerinden bir düşmanlık hamlesi daha var.
Türkiye, Rusya'dan S-400 sistemleri alıyor diye Savunma Sanayii Başkanlığı ve Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir hedef alındı.
Açıklanan yaptırımlara göre, Savunma Sanayi Başkanlığı, ABD'den ihracat lisansı alamayacak, ayrıca ABD'li ve uluslararası finans kuruluşları kredi vermeyecek.
CAATSA yasası “hasım” olarak görülen Rusya, İran, Çin ve Kuzey Kore’ye karşı uygulandı.
Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın altını çizdiği gibi bu yaptırımlar ilk defa NATO ülkesi olan Türkiye’ye karşı uygulanıyor.
Yani düşmana değil, müttefike uygulanıyor.
Bu yaptırımlar, ne müttefikliğe ne de karşılıklı saygıya sığar.
ABD, bize Kıbrıs Barış harekâtından sonra da silah ambargosu ve yaptırımlar uyguladı.
Şimdi de Rusya’dan S-400 alıyoruz diye düşmanca davranıyor.
S-400 konusunu kaç defa izah ettik, dinlemiyorlar bile.
Biz NATO sistemi içinde Patriotlar ile başladık.
Suriye’den gelebilecek olası füze saldırılarına karşı Türkiye’nin NATO’ya başvurması üzerine 2013 yılında Gaziantep’te konuşlandırılan ABD Patriot Hava Savunma sistemleri Eylül 2015’te sökülerek taşındı.
Kuzey Suriye’den topraklarımıza saldırılar başladıktan sonra NATO/ABD sırt çevirince mecbur bıraktılar biz de Rusya’ya yöneldik.
Bunu Trump itiraf etmiş, “Türkiye burada haklı” demişti.
ABD’nin bahanesi, “beni dinlemiyorsun”, “bizden bağımsız siyaset yapıyorsun” tavrıdır.
Asıl düşmanlık neden?
Sayın Cumhurbaşkanı, dün bir daha söyledi:
“Türkiye büyüdükçe güçlendikçe hedeflerine yaklaştıkça bunlarla bağlantılı olarak istikbal ve egemenlik haklarına sıkı sıkıya bağlı kaldıkça saldırılar artıyor. Tek taraflı yaptırımlarla bizi yolumuzdan çevirmeye çalışıyorlar. AB'nin yaptırım tehditleri vardı. Dün de ABD yaptırımları açıklandı. Bu nasıl bir ittifaktır, bu nasıl bir müttefikliktir. Bu karar ülkemize aleni bir saldırıdır.”
S-400 konusu olmasaydı başka bir gerekçeyle benzer konulara başvurulacağı belli oluyor. Tehditle yolumuzdan çevirmeye çalışıyorlar.”
ABD’de derinlerde bir Türkiye düşmanlığı depreşti.
Erdoğan liderliğindeki Türkiye ABD ve AB’yi, Siyonist-Haçlı ittifakını çok rahatsız ediyor.
Kafaya, eskiden olduğu gibi Türkiye’ye boyun eğdirmeyi takmışlar, “suyu bulandırıyorsun” bahanesine sarılıyorlar.
Türkiye bölgesinde başta ABD, Fransa, İsrail, Batı oyunlarını bozuyor. Tekere çomak sokuyor.
Amerika, Kuzey Suriye’de bir terör devleti kurulması için PKK’ya 50 bin tır silah verdi.
Türkiye; Fırat Kalkanı Harekâtı, Zeytin Dalı Harekâtı ve Barış Pınarı Harekâtı ile sadece ABD’nin değil Fransa’nın da Suriye topraklarındaki planını bozdu.
Türkiye, yine Libya’da Fransa ve Amerika’nın oyununu bozdu. Doğu Akdeniz’de Haçlı zihniyeti ayağa kalktı.
Hele Azerbaycan’ın Karabağ topraklarını Ermenistan işgalinden kurtarması, o SİHA’lar, o güçlü Türkiye varlığı, NATO’nun ağalarını çok kızdırdı.
Biden’ın içimizdeki adamları, bu gerçeği, “AK Parti dış politikada Türkiye’yi yalnızlaştırdı” çamuru ile sıvamaya kalktılar…
Doğru söz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözüdür:
Türkiye büyüdükçe ve güçlendikçe maruz kaldığı saldırılar artıyor. Suriye'deki zulme, Irak'taki bölünmüşlüğe, Libya'daki çarpıklığa, Doğu Akdeniz'deki hırsızlığa ses çıkarmasaydık kimse bizi hedef almazdı…