Dostlar, zor günlerden geçtiğimiz doğru. Ve bu zor günleri hep birlikte atlatacağız inşa’Allah .. Bugün yaşadığımız günler, acının, hüznün olduğu kadar, birlik beraberliğin de en üst seviyede yaşandığı günler olarak geçecek tarihe.. Bu bir seferberlik halidir. Kuşkusuz koronavirüsle dünyada en iyi mücadeleyi veren ve bunu gerek ekonomiye gerekse sosyolojiye olumsuz olarak en az yansıtan ülkeyiz. Ama yetmez. Bir ruh ortaya koymamız gerekiyor. Bir mücadele ruhu. Bu ruhun karşılığı biraz para, biraz imkan falan değil. Bu bir gönül seferberliğidir.. Tekalif-i Milliye bir maddi yardım kampanyası falan değildi. Bizi biz yapan bir çimentoydu o. Kuşkusuz o gün verilen bir çift çorabın bile kahramanlık destanının yazılmasına katkısı büyüktü. Ama asıl büyük olan, kurtuluş savaşına olan inanç ve birlik/beraberlik ruhuydu. Bugün de aynı motivasyona ihtiyaç var. Para dediğin nedir ki?. Elbet bulunur. Ama Allah kimseyi devletsiz bırakmasın.. Sonradan oluşturulmuş suni birliklerin, devlet görünümlü yönetimlerin falan nasıl patır patır çöktüğünü görüyorsunuz değil mi? Oysa biz hem büyük bir millet hem de tarihe adı altın harflerle yazılmış bir büyük devletiz. İşte İspanya’ya, İtalya’ya giden uçaklarımız. İşte Balkanlar’a giden yardımlarımız.. Kepenklerini kapatmış bir dünyanın majör aktörü olarak sahnedeyiz. Trump çaresizce başını iki elinin arasına almış, Johnson ölümle pençeleşirken, Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak yükselen nükleer santral inşaatından fotoğraflar atıyor.. Bu tabloyu görün.. Başkan Erdoğan’ın ‘tekalif-i milliye’ çağrısı, sizin yastık altında sakladığınız sünnet çeyrekliği için değil. Gönlünüz, yüreğiniz için. Kalbiniz bu vatan, bu millet, bu bayrak, bu devlet için atsın diye.. Tekalif-i milliye ruhuyla aşacağız bu zor günleri. İnançla, imanla, kararlılıkla. Hep birlikte..