Türkiye nefesini tutmuş, terörün bitirilmesi için başlatılan ‘Çözüm sürecinin’ hayırlı bir sonuca ulaşmasını bekliyor. Sürecin şu ana kadar kazasız belasız yürümesi, gidişatın bundan sonra da hayır olacağı yönünde...
Ve bu sürecin sonunda, terör örgütü silahlarını bırakıp sınır dışına çekilecektir. Bugünler de yakındır...
Son otuz yılın ağır ve kanlı bilançosu dikkate alındığında, bu ülkeyi seven herkesin bundan daha gerçekçi bir beklentisi olamaz.
Son günlerde, Bahçeli başta olmak üzere kıyıda köşede milletten gizlenen ‘küfür kariyeri’ yüksek bütün ulusalcı ve Ergenekoncu tayfanın istemediği işte bu sonuçtur. Yani, terörün bitiyor olması bu küfürbazların moralini bozmaktadır.
Anladık, arkadaşların teröre çok ihtiyacı var... Ama bu kadar küfürbazlık da fazla... Bahçeli’nin “Akil insanlar heyeti” için kullandığı ifadelerdeki şu düzeysizliğe bakar mısınız: “Artistler... Dönekler... Bölücüler... Terörist stepneleri... Yandaşlar... Menfaatperestler... Fikirsizler... Vicdansızlar... Batı beslemeleri... 63 karanlık yüz...”
Açık konuşalım, bu hakaretlerin hukuk dilindeki anlamı kitleleri şiddete teşviktir ve bu insanları hedef göstermektir. Hiç kimse kusura bakmasın, eğer şu günden itibaren, heyette yer alan insanlardan birisinin bile burnu kanarsa bunun sorumlusu Bahçeli olacaktır.
30 yıllık geçmişte, kanlı ve ölümlü bir tablo var. Şimdi, çözüm süreci, demokrasi temelinde, kavgasız bir gelecek perspektifi sunuyor. Peki Bahçeli, bu kışkırtıcı dille nasıl bir Türkiye kurmayı vaat ediyor?
Bahçeli’nin bu küfür dilinden etkilenen gençler, Allah korusun yarın sokaklarda, kardeşlik ve barış isteyen insanlara karşı şiddet uygulamaya başlarsa bunun sorumlusu kim olacak?
Çünkü Bahçeli, hemen yaptığı bütün konuşmalarda ‘Akil İnsanlar Heyeti’ne karşı açıktan müdahale çağrısı yapıyor, iktidara karşı ağır hakaretler ediyor.
Bahçeli o kadar bağırıyor ki, milletin sesini duymakta zorluk çekiyor. Eğer, Bahçeli ve Kılıçdaroğlu birazcık olsun sükunetle Türkiye’yi dinleyebilseler, milletin nasıl bir Türkiye istediğini görebilecekler. Çok açık, CHP ve MHP tabanı dahil herkes kansız ve ölümsüz bir Türkiye istiyor.
Mesela, bizzat CHP’nin kendi yaptırdığı son ankete göre, CHP’li seçmenin yüzde 50’sinin çözüm sürecine destek verdiği ortaya çıktı. Biraz dramatik bir durum ama, maalesef CHP ve MHP kendi tabanlarının sesini bile duymaktan acizdir.
İşin esası, bu partilerin iktidar olmak gibi bir hedefleri ve iddiaları da yok. Herhalde bu iki lider de, millete inat bağırıp çağırarak iktidar olunamayacağını pekala bilirler... Anladık, partilerinizin geleceğini düşünmüyorsunuz, ses tellerinize de acımıyorsunuz, bari etrafta gürültü kirliliği yapmayın...
ŞANLIURFA'DA ÇÖZÜMÜN NABZI
Cumartesi günü, her ay bir başka ilde düzenlediğimiz
‘STAR Türkiye buluşmaları’ kapsamında Şanlıurfa’daydık. Gazetemizin yazarları,
Sibel Eraslan, Mustafa Akyol, Elif Çakır ve Nuh Yılmaz’la birlikte sabah kahvaltısında STK temsilcilerini dinledik, akşam da panelde çözümü ve çözüm sonrasında Güneydoğu’nun yeni ufkunu konuştuk.
Panel, katılımcıların katkıları anlamında da son derece verimli bir ortamda gerçekleşti. İnsanlar, son derece umutlu ama aynı zamanda temkinli. Panele katılan BDP çizgisindeki insanların bir takım endişeler taşımalarının özellikle altının çizilmesi gerekiyor. Öyle anlaşılıyor ki, bütün umudunu PKK’ya bağlamış Ortodoks solcuların,
‘Kürtler ucuza gidiyor’ şeklindeki provoke edici söylemi hayli etkili olmuş.
Bu arada, belediye başkanı
Ahmet Eşref Fakıbaba’nın bütün kimlikleri kucaklayıcı yaklaşımının Şanlıurfa için büyük bir şans olduğunun altını çizmek gerekiyor.