Bütün masumluğuyla yüzünüze hatta gözlerinizin içine bakarak ‘Merhaba! Merhaba! Sizinle tanışabilir miyim? En yakın arkadaşınız olabilir miyim?’diyen film karakterini hatırlıyor musunuz? Hani beyaz tenli, sarı saçlı mavi gözlü katil bebek Chucky! Kamera onun paytak paytak koşuşturmalarını gösterirken aslında bebek katili Chucky’nin öldürmeye susamış ayaklarının pat pat sesleri hissedilirdi. 1980’li yılların bu korku filmini ve özellikle çocukların ruh sağlığına oldukça zararlı bebek katil Chucky karakterini neden hatırladım. Bana Chucky karakterini hatırlatan, Dün Hürriyet gazetesinin ‘Artık yarınımız var” manşeti ve akabinde 29. sayfa yazarının ‘Yuh artık bu kadar mı?’ başlıklı köşe yazısı oldu. Özellikle Hürriyet’in 29. sayfasını okuduysanız ne demek istediğimi anlamışsınızdır.
***
Daha ellerinden Ahmet Kaya ve Hrant Dink’in kanı silinmemiş olan Hürriyet gazetesi bütün yazı işleri kadrosunu toplayarak herkesten önce Diyarbakır’a kurulmuş ve ‘Hürriyet dünyası’ olarak ‘Diyarbakır’ın nabzını’ tutmuş. Pop sosyolog yazarı da uzunca zamandır yaptığı ‘maymunlu*’ğu bırakıp ‘provokatif toplum mühendisliği’ne geri dönmüş! Eminim sizler de dehşete kapılmışsınızdır Ertuğrul Özkök’ün yazdıklarını okuduğunuzda. Önce bilmeyenler, okumayanlar açısından durum şudur:
Meral Tamer, KONDA araştırma şirketi Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ın belli aralıklarla yaptığı aynı zamanda bir ‘beyin jimnastiği’ olan Pera Toplantılarına katılmış. (Bu toplantılardan birisine benim de katılmışlığım var.) KONDA yaptığı ‘araştırmalar ve raporları’ yeniden değerlendirmek, ne olup bittiğini anlatmak için belli aralıklarla Kutuplaşma Endeksi hazırlıyor. Milliyet yazarı da bu toplantıyı takip etmiş ve artık nasıl bir kulakla dinlemişse ‘Özellikle Kürtler konusunda kutuplaşmanın tavan yaptığını... Türklerin %72’sinin Kürt komşu istemediğini hatta Kürtlerden sabun yapalım diyenlerin oranının ise %45 olduğu’ verilerini Bekir Ağırdır’ın dilinden yazmış. Aslında Milliyet yazarının sadece yazdığıyla kalırdı. Kimse de farkına varmazdı. Ancak Özkök geçmişte Ahmet Kaya’ya ne yaptıysa, Hrant Dink’i nasıl hedef gösterdiyse şimdi de ‘dehşete düştüm’ masumluğunun arkasına sığınarak ‘bakın Türkler aslında sizi sabun yapmak istiyor’ algısını yaratmaya çalıştı. Yaptığı tam da budur. Dün kendisinin ‘Yuh artık bu kadar mı?’ başlıklı provokatif yazısını okuduktan sonra ben de tıpkı kendisi gibi dehşet içerisinde Bekir Ağırdır’ı aradım. Bekir Ağırdır’a hal hatır sormayı dahi akıl edemeden ‘Ertuğrul Özkök’ün yazdığı nedir?’ diye sordum. Kısa bir suskunluktan sonra Ağırdır ‘Ne dememi bekliyorsunuz. Ne söyleyeyim size” dedi. Ağırdır “Bu medya hiç ama hiç değişmeyecek!” hayıflanmasından sonra “Bizim 2010 yılında yaptığımız Kürt Meselesi’nde Algı ve Beklentiler Araştırmamız var. Bu araştırma aynı zamanda kitap olarak da yayınlandı. KONDA’nın sitesinden de rapora ulaşabilirsiniz. Biz belli periyotlarla da bu hazırladığımız raporlar üzerinden Kutuplaşma Endeksi hazırlıyoruz. Çözüm sürecindeki hassasiyeti anlatmak için toplumun bakış açısını anlattığımız bir toplantı yaptık. Biz bazı anketlerimizde cevabı şıklar olarak değil de -açık uçlu- dediğimiz ne düşünülüyorsa cevaplanan bölümler vardır. Bu ‘sabun yapalım’ da böyle bir şey. Yani biz ‘Kürt sorunu nasıl çözelim’ diye ‘açık uçlu’ soru sormuşuz ve 1000%1 birisi kalkıp böyle bir şey söylemiş. Bunu da toplantıda sadece dile getirdim. Size söylediğim gibi 1000%1 oranını kendisine de söyledim. Ama yazdığı ortada ben ne yapayım” dedi.
***
1) Özkök güya düzeltmeye çalıştığı yazıda bilinçli bir şekilde 1000%1 oranından hiç bahsetmeyerek özellikle Öcalan’ın ‘silahlar sussun barış olsun bir arada yaşayalım çağrısı’nın akabinde Kürt-Türk çatışmasını yeniden körüklemeye çalışmıştır.
2) Hem Milliyet yazarı hem de Özkök 2010 yılında yapılan anketten hiç bahsetmeyerek Ağırdır’ın ‘beyin jimnastiği’ toplantısını ‘yeni bir anket’ çalışması gibi sunmuşlardır.
Dehşete kapıldım diyen, gözlerime inanamadım diyen, bir kez daha bir kez daha okuduğunu söyleyen Özkök’ün ‘iyi niyetli’ olduğunu söyleyin bana!
Asıl sana yazıklar olsun Ertuğrul Özkök!
İnsanlığını yitirmiş, hiçbir kutsalı olmayan, omurgasız olana, günde ortalama SEKİZ kez yalan söyleyen, yalan insanın gündelik hayatını kurtaran bir şeydir diyen birisine ne iyi ne de kötü olarak tesir edecek bir söz yoktur.
Maymunluk yapmaya devam et. Kadın erkek ilişkileri üzerine yaz. Kendini yaz ama artık katil bebek Chucky gibi gözlerimizin içine masummuş gibi baka baka arkanda sakladığın kanlı ellerini üzerimizden çek artık.
Yine de sormadan edemiyorum sahi Enis Berberoğlu daha Newroz’un üzerinden 24 saat geçmeden Hürriyet olarak siz ne yapmaya çalışıyorsunuz?
-Ertuğrul Özkök ‘Yazarlık maymunluktur.’ (Habertürk, 2011)