Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Ortadoğu ve Afrika’daki diplomatik temsilciliklerinin neredeyse tamamını kapalı tutuyor. Tam 19 ülkede Amerikan büyükelçilikleri kapılarını sımsıkı kapattı; o büyükelçiliklerde hiçbir işlem yapılmıyor. ABD dışişleri bakanlığı, vatandaşlarının Yemen’i derhal terk etmesini de istedi.
Sebep? El-Kaide lider kadrosundan iki kişi arasında geçtiği anlaşılan bir konuşmada örgütün Amerikan hedeflerine karşı kanlı bir eylem hazırlığı içerisinde bulunduğunun anlaşılması... Böyle durumlarda tedbirli olmakta yarar vardır.
Üsame bin Laden’in Pakistan’ın Abbottabad kentindeki evinde öldürülmesi sonrasında, uzmanlar, el-Kaide’nin artık tehdit olmaktan çıktığını söylemişlerdi. Demek ki, örgüt hâlâ ABD’yi tedbir almaya sevk edecek kadar varlığını sürdürüyor...
Bu tür haberlerin çıkması ABD’de zaten var olan ‘İslâm’ paranoyasını daha da artırır; el-Kaide terör örgütü ile çok geniş bir coğrafyanın inanç sistemi arasında birebir ilişki kurulmasına sebep olup ‘İslâmofobi’yi sıradan insanlarda da koyulaştırır...
“El-Kaide hâlâ zarar verebilecek derecede etkili mi?” sorusu fazla önemli değil; uzmanlar öyle diyor ve devlet bu denli ağır tedbirler alıyorsa, herkes, tehlikenin yakın ve etkin olduğuna inanıyor demektir... Bunun sonucu olarak da, görüntülerine bakılıp Amerikan büyükelçiliklerinin kapatıldığı coğrafyadan olduğuna inanılan kişiler hakkındaki kanaat olumsuza dönüşür...
Yıllarca ABD’de yaşayan Müslümanlar için hayat şu sıralarda kâbusa dönmüş olmalı.
Olayın tam tersi bir etkisi de var; özellikle Mısır’da meydana gelen askeri müdahaleye bir türlü ‘darbe’ teşhisi konulamaması ve darbeyle ABD arasında ilişki kurulmaya başlanması yüzünden doğan yeni atmosferde... Konu Mısır ile sınırlı kalmaktan uzaklaşıyor ve giderek ABD’nin bölgeye dönük niyetlerinin sorgulanmasına yol açıyor...
O 19 ülkenin içinde yer aldığı coğrafyada zaten varolan Amerikan-karşıtlığının bu yeni atmosferden müthiş olumsuz etkilendiğine hiç kuşkunuz olmasın... Terör eylemi görülmese, el-Kaide bir yerlerde vurmasa bile, böyle bir haberin çıkması ortamı zehirlemeye yeter.
İki kişi arasındaki konuşma böylesine kapsamlı tedbirler alınmasını gerektirecek denli açık ve seçik miymiş peki? Öyle olmadığı tedbir halkasının geniş tutulmasından da belli. Hatta o konuşmada söylenenleri ikincil kaynaklardan teyit de ettirememiş olmalı Amerikalılar...
Bu işin sonu yok; gerçekten de bu işin sonu yok... El-Kaide’nin tehlike oluşturması Üsame bin Laden’in varlığıyla ilintilendiriliyordu; öldü ve “Bu iş bitti” denilirken şimdi yeniden ‘tehdit’ olarak ileri sürülüyor örgüt... İkincil derecede önemli şahıslar ortadan kalksa da ‘tehdit’ hiç bitmeyecek gibi...
Yani? Batı ile İslâm coğrafyası bu yüzden hiçbir zaman barışık yaşayamayacak demektir... Bu durumun kimseye hayrı dokunacağını sanmıyorum.
Suriye’de süregitmekte olan iç-savaşın bu gelişmeyle bir ilişkisi olabilir mi? El-Kaide unsurlarının da gelişkin silâhlarla Suriye’de savaştığı ileri sürülüyor. El-Kaide Afgan Savaşı’nın eseriydi, Suriye’deki iç-savaş da örgütün yeniden doğuşunu mu —veya böyle algılanmasını mı?— getirecek?
Esas biz mi teyakkuza geçmeliyiz?